Genellikle suçun büyüklüğüne karşı verilen ceza , suçu işleyen kişinin saygınlığı oranında az oldu ve bu tarih boyunca da böyle süre geldi
Ben Memo'yu kendime seçtiğim gün, Bütün gamları da kendime seçtim. Gam ülkesinde zafere ulaştım, Gamların tümü bana teslim oldu Mem benim olsun, merhamet senin! Gamlar benim olsun, saltanat senin! Şahım, benimle ihtilafa düşme! Ben kendi hisseme razı oldum. ~~~~~~~~~~ Roja weku bir me Mem ji bo xwe Bi'l-cumle birin me xem ji bo xwe Mensûr bûyin li kişwerê xem Xem bûne ji bo me ra musellem Mem bo min û merhemet ji bo te Xem bo min û seltenet ji bo te Şahim bi me ra mebe munazi' Ez bûme bi hisseya xwe qani'
Reklam
İnsanların kendileri için hep daha fazlasını istedikleri biliniyordu, pasta büyümeyince sosyal uyumu tesis etmenin yolu da bireysel istekleri dizginlemekten geçiyordu. Para tutkusu kötüydü.Modernite dünyayı tepetaklak ederek insanları dengenin kaostan daha kötü olduğuna ikna etti. Para hırsı büyümeyi besliyordu, büyümenin sağladığı güç iyi ve gerekliydi. Modernite insanları daha fazlasını istemeye özendirdi, böylece nefsine gem vurmaya dair binlerce yıllık öğretileri yerle bir oldu.
Sayfa 231Kitabı okudu
Zamanını anladı, yaşadığı ili anladı da zengin oldu. Le Precurseur
Sevdiğim arzımı demek'çin sana Bülbül söylediği dil gerek bana Şu bağrım kül oldu hep yana yana Onu söndürmeye sel gerek bana Yandım yakıldım ben bu ateşlere Vardım da takıldım ben bir neştere Delindi ciğerim kapandım yere Beni kaldıracak el gerek bana
Sayfa 72
Bir gün Balkan harbi patlayıp da imparatorluk orduları, o zamana kadar, öylesine hakir görülen Balkan ülkeleri önünde bütün Osmanlı Avrupa’sını bırakınca,artık herşey belli oldu.Bir masal,bir imparatorluk masalı sona eriyordu.Meğer bizim saltanat zannettiğimiz şey,sadece bir gaflet uykusuymuş.
Sayfa 43 - Remzi kitapeviKitabı okuyor
Reklam
bildiğim bir şey var, o da hiçbir şey bilmediğimdir.
Yanından ayrıldığımda, kendi kendime şöyle dedim: Ben bu adamdan daha akıllıyım; çünkü ikimiz de önemli ve anlamlı bir şey bilmez gibi görünüyoruz, fakat o hiçbir şey bilmediği halde bir şeyler bildiğini sanarken, ben hiçbir şey bilmediğim gibi, bildiğimi sanmıyorum da. Demek ki bu ufak meselede ondan daha akıllıydım, ne de olsa bilmediğimi bildiğimi sanmıyordum. Ardından, bu ilkinden daha da akıllı olduğu söylenen birine gittim ve onun hakkında da fikrim aynı oldu. Böylece o diğerinin ve daha nicelerinin nefretini kazandım.
Sayfa 14 - Doğan KitapKitabı okudu
General Fahrettin (Altay) hatıralarında bu gerçeği kısaca şöyle be­ lirtir: “Şunu da ilave edeyim ki, çete ismi bizim bölgede (Batı bölgesinde) ne kadar fena bir sıfat oldu ise, Adana cephesinde (Güney cephesinde) o ka­dar şerefli bir sıfat olmuştur. Bu da, oradaki çetelerin, düşmanla ciddi bir şekilde dövüşmelerinin neticesidir. ”
Sayfa 165Kitabı okudu
O günlerin bir üzücü olayı da Fevzi Paşa (Çakmak) meselesi oldu. Daha sonra ve İstanbul’un İngilizler tarafından işgali üzerine Anado­lu’ya kaçan ve önce biraz isteksiz kabul edilen İstiklâl Savaşı’nın teşki­lâtçılarından biri olan Fevzi Paşa, Sivas Kongresi sırasında seçimleri kontrol bahanesiyle Anadolu’ya gönderilmişti. Fevzi Paşa (Çakmak) İstanbul’da 1. Ordu Müfettişi bulunuyordu.
Sayfa 128Kitabı okudu
Kutsal bir emanet oldun, evliya mertebesine de erişeceksin. Hiç fena olmaz, hergele bir evliya! Biliyor musun, Simone de Beavoir seninle aynı gün öldü; bunun Sartre'ın bir numarası olduğu söylenemez. Beckett de öldü. Elveda!
Reklam
''Geleceğim, bekle dedi, gitti.. Ben beklemedim, o da gelmedi. Ölüm gibi bir şey oldu.. Ama kimse ölmedi.''
Dün gece saat onda evine giden Salih'in kolu, sarhoş Yu­nan erlerine dokunmuş, üstüne atılıp döğmeğe başlamışlar. Po­lis araya girmek isteyince Yunanlılar tabancalarını ateşlemişler, 640 numaralı polis Hasan Efendi böğründen vurularak ölmüş. Katil, Osmanlı tebaasından Tanaş oğlu Dimitri yakalanmışsa da Yunanlılar gelip müdüriyetten almış götürmüşler. "Ölen polisin ailesine hükümetçe 20 lira yardım yapılacağı haber alınmış! "Yirmi lira ... Bu kadar ucuzladı mı Türk canı? Kaç çuval kömür alınır yirmi lirayla, kaç ekmek alınır? Geçende yirmi para zam edildi, 17 kuruş oldu ekmek. .. Yapılan yardım 120 ek­ mek!. .. Ailesi beş nüfusluysa ... Günde birer ekmekten 24 günlük yavan ekmek parası. .. Evet, şaşılacak kadar ucuzladık aziz komu­ tanım, 'ciğeri metelik etmez' derler ya, işte öyle olduk! yuh bize!
Gerçek mi komutanım, böyle değil miydim ben? Böyle de­ ğildiysem n'oldu bana? N'oldu bize? Nasıl göze alabiliyorum böyle sefil bir ölümü? Vatan yolunda döğüşürken ölmek neden geçmedi benim elime? Şimdi bir şeyler yapılamaz mı? Ben hiç mi bir işe yaramam? Bir işe yaramak için beklemek gerek. .. Bunu göze alamıyorum! Bitmeli bu iş, bir ayak önce ... Bunu anlıyo­rum. Ölçüp biçtim, beklemek imkansız ... Fakat komutanım, ge­ ne de, kolay değil kendini öldürmek! Hele bu sabah yağmurdan sonra ortalık ne kadar güzeldi. Bunu, geceyi uykusuz, bunaltılı geçirenlerden başkaları hiç bilmez. Kendini öldürenlere 'delirdi' derler. Ah keşke, delire bilsem ... Ölümden korkmadığımı gördü­nüz, komutanım; ben, ölmemekten korkuyorum. Yani, öldükten soma da bu acılar sürerse diye ödüm kopuyor! Acı çeken gövde mi, ruh mu? Bunu kesinlikle bilmek ne büyük mutlulukmuş!
Yönetici olan oydu, kadındı. Özel- likle Clay'in muhteşem suratındaki ifadeleri izlerken, onu okşarken gözlerinin yukarı doğru kaymasından bunu daha iyi anlayabiliyordu. Bu sırada Clay, Julia'nın avucunun içinde ileri geri gidip geliyordu. Julia boşta kalan elini süveterine sonra da sütyeninin kenarına daldırarak daha önce oraya
Sayfa 94
kendi halimde, bana özel tarzımla yaşamayı hiç isteyemedim. başkalarının gözünde aynı kalmamı, tek bir biçimde algılanmamı sağlayacak davranış sergilemeyi arzulamama ve buna hiçbir engel olmamasına rağmen ruhum hep anlık değişikliklere boyun eğdi. bu nedenle, kendi kendiyle kavga eden, ötekinin düşündüğüne aykırı davranan, düşüncesi parçalanmış, zihnen ve duygusal anlamda çatışan iki kişilik oldu hep içimde. böylece kendime saygı duymak yerine başkalarının fikirlerine boyun eğen, zaafları olan, bulunduğu halden memnun olmayan ama kılını da kıpırdatmayan birisi oldum çıktım.
Resim