HAZRET-İ SÜLEYMAN VE KARINCA
Süleyman Aleyhisselâm, bir gün ordusu ile karınca vâdîsine gelmişti. Bir karınca, “Ey karıncalar! Yuvalarınıza giriniz. Süleyman Aleyhisselâm ve ordusu, sizi -bilmeyerek- (ezip) kırmasın!” demişti. Süleyman Aleyhisselâm, karıncanın söylediğini işitince onu yanına getirtti ve: “Sen niçin zulmedeceğimi zannedip karıncaları sakındırdın? Benim
Bob Marley
Gerçekten inanıyorum ki hayatınızda yalnızca bir kez dünyanızı tamamen değiştirebilecek birini bulursunuz. Onlara başka bir ruhla asla paylaşmadığınız şeyleri anlatırsınız ve onlar da söylediğiniz her şeyi özümserler ve aslında daha fazlasını duymak isterler. Geleceğe dair umutları, asla gerçekleşmeyecek hayalleri, asla ulaşılamayan hedefleri ve
Reklam
Seçimli sevgilerin bağımsızlığı
Yaşadığımız herşey ve herşey kendi seçimimizdir. Aksinin doğru olmasını kalpten isterdim ama değil. Seçtiğimiz hayatlar kadar da secemediklerimiz de var... Mesela sabaha çıkarsak gün doğumu, o serinlik hele yaz bahar başı ise... Her sabah sabaha kavuşmak, Güneşi görüp şükretmek hala sağlıklı olduğun günlere, Gerçekten sevdiğin bir insana arkadaş hayvan farketmez sevdiğini hissetmek. Bir anlık da olsa. Biz bütün güzellikleri bitmez sandığımız için Varolan sevilebilesi herşeyi ulaşabildiğimiz için çok seviyoruz aslında. Sevgi şükretmektir hala sevebildigimiz için Çok şükür. Özgür Kavlakoğlu
Birini ya da bir şeyi sevdiren ince bir detay, küçük bir nüanstır. Ne garip ki, yine o şeyden ya da insandan soğutan da budur. Güzellik de, çirkinlik de bu detaylarda gizli. Bunun için birisini severken, duyarlılıklarımıza karşı gösterdiği o hassasiyetlerden sevmeye başlarız. Sonra bir gün, o hassasiyetlere artık eskisi kadar önem verilmediğini görünce sevgi yerini kaskatı soğukluğa bırakır. İki taraf için de değişmez bir yazgı gibi peşinden gelir bu. İnsan sevdiği şeyi önce tanrısallaştırıp tapar, ardından inkar eder. O inkar her zaman can yakar. Şiddetle başlayan o hazlar şiddetle son bulur bunun için genelde. Çünkü en başta, seni sen olduğun için seven o insan bir bakmışsın yaptığın şeyleri eleştirmeye başlar. En başta kabul ettiği her şeyi inkar eder. Sonrası malum. Sessizlik. Lirik, soğuk bir sessizlik. Arkası kış.
“belki de bu gürültü bir gün ait olduğun yeri bulunca dinecektir.”
Çok masum haline tanık olduğun insanın, gün gelir canavarlaşmış haline denk gelirsin. Tanıyamamak mı ? Aldanmak mı? "Yapmasaydın, sevmeseydin" cevabıyla gelen kafana sıkma isteği.. İnsan ziyandadır.
Reklam
Gıybetin keffareti - helallik almaya gerek yok mu?- var -yok(!? )
İmam Gazalî, soruda işaret edilen bilgilere yer verdikten sonra, Ata b. Ebî Rabah’ın gıybetin tevbesi veya kefaretiyle ilgili olarak; “Gıybet ettiğin adama gidip diyeceksin ki; dediklerimde yalan söyledim, sana zulmettim ve kötülük yaptım. İstersen hakkını alırsın, istersen affedersin.” şeklinde ortaya koyduğu görüşüne de yer vermiş ve “En sahih görüş budur.” demiştir. “Gıybet gibi ırz/şerefle ilgili olan şeyler mal gibi değil, bedeli olmaz, onların tevbesinde helallaşmak vacip değildir.” diyenlerin sözlerine itibar edilmez diyen Gazalî, delil olarak da şu “sahih” hadisi (Buharî, Mezalim,10) zikretmiştir: “Kimin yanında kardeşinin ırzı, manevi şerefi veya malı ile ilgili -yapılan haksızlıktan doğan- bir hakkı varsa, dinar ve dirhemin bulunmadığı, kişinin varsa sevaplarından alınıp verildiği, sevabı olmadığı takdirde ise onun günahlarından alınıp kendi günahlarına eklendiği bir gün gelmeden önce sahibinden -bugün- helallik alsın.” (bk. İhya, 3/150). Zeynu’l-Irakî, İhya’da -Hz. Enes’in rivayeti olarak- geçen “Gıybetini yapmış olduğun kimsenin gıybetinin kefareti, onun için istiğfar edip, af talep etmendir.” mealindeki hadisin zayıf olduğunu vurgulamıştır. (bk. Tahricu Ahadisi’l-İhya-İhya ile birlikte-3/150). Hasan-ı Basrî ve Mücahid’in sözlerini, gıybet edilen adamı görüp de helallik almanın mümkün olmadığı zamana tahsis etmek daha uygundur. Bu sebeple, kişi gıybet etse veya isteyerek gıybeti dinlese, meclisten kalkmadan “Allah’ım, beni / bizi ve gıybet ettiğim kişiyi affet.” demek, daha sonra karşılaştığında helalliğini almak esastır. Sorularla İslamiyet
Hak sûretidir âlem-i imkân ile Âdem Bundan güzeli nerde ki, cennette mi sandın? (Bu dünyâ, Allah'ın kendi sûretinde yarattığı insanın da kendini Hakk'ın sûretinde görebilmesine verdiği imkânla en mükemmel ayna gibidir, o hâlde, sağladığı bu imkânla, böyle bir güzellik cennette bile yoktur.) Her yer ne güzel menbâ-ı hüsn, insan güzeli
Nerelisin?
Senin nereli olduğun ile ilgili kisa bir bilgi: "Ne nerde doğduğun ne de nerde doyduğun önemli. Önemli olan ana babanı nereye defnettiğin...Çünkü bu şu demek: Ey sevdiklerim sizi buraya defnediyorum ki bir gün bu beldeye dönme ihtimalim ve isteğim var. Geldiğimde sizleri de burda çok çok görme ihtimalim var... O nedenle : Ana babanın doğduğunu yer değil, gömüldüğü yer neresi ise işte sen en çok oralisin. M.Ökten
"17 oldum. Ama sensiz oldum. Her doğum günümde fark ettiğim bir gerçek var 3 senedir. Doğum günlerim artık güzel değil çünkü sen yoksun. 3 senedir doğum günlerimi de sevmiyorum, 1 nisanları da, yılbaşını da, 17 aralığı da... Hepsi senden bir iz barındırıyor ruhumda. Doğum günlerim seninle anlamlıydı. Her doğum günümde arardın. Ben yine
Reklam
30 varım ama 31 yokum. 30+1 yaşlandık..
KENDİME NASİHAT Hayat tek şerit giden bir yol değil. Dönemeçleri, yokuşları karşıdan gelen arabaları olan yorucu bir yolculuk. Menzile odaklanma sadece yolu sev. Molaların, frene basmaların, karşına çıkan kırmızı ışıklar seni durdurmasın. Sen nasıl biri olursan çevrende öyle insanlar biriktirirsin. Yakınında olanların sana yaptığı haksızlıklar için üzülmeden önce kendi mahkemeni kur. Hayatının savcısı ol. En acımasız soruları herkesten önce sen kendine sor. Duyacağın cevaplara hazır ol! Mutluluğu sebeplerde arama. "Şu olursa çok mutlu olacağım" diye başladığın her odaklanma sana sadece artı stres kazandırır. Hayatının amaçlarını ve çabalarını sev, sonuçlar hediyesi olsun. Çevrende omuzlarını düşürecek kişileri tutma. Eleştiri ile hadsizliği karıştıran ve negatif enerjileri ile yolunu tıkayan herkesi çıkar hayatından. Affet! Kendini affederek başla başkalarını affetmeye. Kendin olmaya çalış. Başka hayatları taklit ederek ancak kendini kandırırsın. Seni olduğun gibi seven insanlarla daha mutlu olacaksın, n'olur bunu unutma! Bencillik ile bireyselliği karıştırma. Kendi hayatını merkeze koyarak başkalarına haksızlık yapma. Senin hakların senin ihtiyaçların senin mutsuzlukların senin isteklerin yok sadece, bunu aklından çıkarma! Ölüm gerçeğini unutma! Bir gün ansızın tüm planların yarım kalacak. Belki taze aldığın ekmeği yemeden gelecek ölüm, belki bir duş almaya bile fırsatın kalmayacak. Yanılmaktan korkma. Eline yüzüne bulaştırdığın ne varsa nişan gibi taşı boynunda. Onlar senin tecrübelerin, büyümelerin, olgunlukların olacak çekinme!
Mesela; herşeyin çok güzel, daha güzel olacağını umut ederek bir yola girmek. Fakat herşeyin olmasa da birçok şeyin eskisinden daha beter bir hal alması. Üstelik bu sefer sadece kendin değil seninle birlikte başkalarının da bu durumdan mesul ve sorumlu olması. Çevrendeki insanların iyi niyetleriyle pardon sadece iyi niyetleriyle seni mutlu etmeye
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.