Sokaklarca yürüdüğün bir günün sonundasın. Aynı zemin, aynı soğukluk. Zihninde bir ses var, sana gitmeni söyleyen. Başaramadığını ve bitirmeni saatlerce zikreden. Ellerin yumruk olmuş iki yanında. Saatlerdir aynı zemindesin. Islak saçların başını ağrıtıyor. Miden boş ama içinde bir şeyler kusup tüm kötülükleri bitirmeni söylüyor. Yan tarafında duran jilet, sana gülümsüyor. Akarsa eğer kanların, bitecek mi sanıyorsun diye fısıldıyor sana çocukluğun. O kız çocuğu, yanağında tokat iziyle izliyor seni. Eskisi kadar neşeli değil, elleri çiçek kokmuyor ama hâlâ iyileşmeni bekliyor. Odanda yanan mum, sona gelmek üzere. Kapılar üzerine kapandı. Sen ezildin. Ezildikçe yok oldun. Tüm sözler bir hançer misali yaralarken bedenini, yıllarca koştun. Yorgun bedenin, çok yorgun. Saçlarına makası vurmak geliyor içinden ama biliyorsun, o makas kesmedikçe şah damarını bitmeyecek hiçbir şey. Şimdi, yavaşça yürü ve gir odana. Eriyip gitmiş mumu bırak, bir yenisini yak. Ayaklarını sürüyerek çıktığın balkonda bir sigara daha iç. Biraz daha zehirle kendini. Sonra çık o balkondan. İçindeki her şeyi susturmaya çalış. Aç bir şarkı, sözlerini duyma. Uzan zemine. Üzerine bin şehir yıkılmış gibi yorgun bedenin. Bu gece, kapılar açılmayacak. Bu gece, sabah olsa da sana güneş doğmayacak. Şimdi, ağla biraz. Ölmeye yetmese de gücün, acı çekmeye hakkın var.
Sokaklarca yürüdüğün bir günün sonundasın. Aynı zemin, aynı soğukluk. Zihninde bir ses var, sana gitmeni söyleyen. Başaramadığını ve bitirmeni saatlerce zikreden. Ellerin yumruk olmuş iki yanında. Saatlerdir aynı zemindesin. Islak saçların başını ağrıtıyor. Miden boş ama içinde bir şeyler kusup tüm kötülükleri bitirmeni söylüyor. Yan tarafında duran jilet, sana gülümsüyor. Akarsa eğer kanların, bitecek mi sanıyorsun diye fısıldıyor sana çocukluğun. O kız çocuğu, yanağında tokat iziyle izliyor seni. Eskisi kadar neşeli değil, elleri çiçek kokmuyor ama hâlâ iyileşmeni bekliyor. Odanda yanan mum, sona gelmek üzere. Kapılar üzerine kapandı. Sen ezildin. Ezildikçe yok oldun. Tüm sözler bir hançer misali yaralarken bedenini, yıllarca koştun. Yorgun bedenin, çok yorgun. Saçlarına makası vurmak geliyor içinden ama biliyorsun, o makas kesmedikçe şah damarını bitmeyecek hiçbir şey. Şimdi, yavaşça yürü ve gir odana. Eriyip gitmiş mumu bırak, bir yenisini yak. Ayaklarını sürüyerek çıktığın balkonda bir sigara daha iç. Biraz daha zehirle kendini. Sonra çık o balkondan. İçindeki her şeyi susturmaya çalış. Aç bir şarkı, sözlerini duyma. Uzan zemine. Üzerine bin şehir yıkılmış gibi yorgun bedenin. Bu gece, kapılar açılmayacak. Bu gece, sabah olsa da sana güneş doğmayacak. Şimdi, ağla biraz. Ölmeye yetmese de gücün, acı çekmeye hakkın var.
Reklam
Sahaflar Çarşısının Târihçesi, Çarşı Esnafı ve Sahaflık
youtu.be/TW3RUcX2V_4?si=... İbnülemin Mahmud Kemâl. Tabii tabii tabii. O başda olmak şartıyla. İbnülemin Mahmud Kemâl Bey'in bir hikâyesini anlatayım. Cenâzedeyiz, ama kimin cenâzesiydi hatırlamıyorum, onu maalesef hatırlayamıyorum, bizim Nusret Yeşilçay Hoca da Belediye başimamı, büyük cenâzelere yani ekâbire onu
bu sorum erkeklere size böyle bir mesaj gelse ne düşünürsünüz?
çok sevmiştim seni, tahmin edemeyeceğin kadar çok. ama sen hiçbir yerde bulamayacağın bu sevgiyi kendi ellerinle ittin. hiç düşünmedin bu kız ne yapar ne düşünür, üzülür mü diye. hiç aklına bile gelmedim. sana hiç bir zaman şu kızı çıkar demedim, sırf gitme diye. seninle o kadar çok güzel hayaller kurmuştum ki, sen hepsini bir anda çöpe attın. sen benim sevgimi haketmiyorsun, sen üç günlük takılıcak, paranı harcayacak, seni kullanacak kızları hakediyorsun. bu yüzden sen benim ne karşıma çık, ne de bana bir şey sor bu saatten sonra. eminim ki sana ağlayarak yazdığım bu mesajı arkadaş ortamında gülerek okuyacaksın. bu yüzden senden ne adam olur, ne de hayal kurulur. sana edeceğim en büyük beddua bana yaşattıklarını yaşa olur, ama etmiyorum. sen benim ne burda ne ahirette karşıma çıkma. sana sadece bir konuda teşekkür ederim, hayatımın en büyük dersi oldun bana, bundan daha acısını yaşatamazdı kimse. şimdi ne hoşçakal, ne mutlu kal. ben nasılsam sende öyle kal.
ben az önce bu mesajı gönderdim
çok sevmiştim seni, tahmin edemeyeceğin kadar çok. ama sen hiçbir yerde bulamayacağın bu sevgiyi kendi ellerinle ittin. hiç düşünmedin bu kız ne yapar ne düşünür, üzülür mü diye. hiç aklına bile gelmedim. sana hiç bir zaman şu kızı çıkar demedim, sırf gitme diye. seninle o kadar çok güzel hayaller kurmuştum ki, sen hepsini bir anda çöpe attın. sen benim sevgimi haketmiyorsun, sen üç günlük takılıcak, paranı harcayacak, seni kullanacak kızları hakediyorsun. bu yüzden sen benim ne karşıma çık, ne de bana bir şey sor bu saatten sonra. eminim ki sana ağlayarak yazdığım bu mesajı arkadaş ortamında gülerek okuyacaksın. bu yüzden senden ne adam olur, ne de hayal kurulur. sana edeceğim en büyük beddua bana yaşattıklarını yaşa olur, ama etmiyorum. sen benim ne burda ne ahirette karşıma çıkma. sana sadece bir konuda teşekkür ederim, hayatımın en büyük dersi oldun bana, bundan daha acısını yaşatamazdı kimse. şimdi ne hoşçakal, ne mutlu kal. ben nasılsam sende öyle kal.
Reklam
220 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.