Kocaman, görkemli bir ırmak düşün; toprağın sağlam olduğu güçlü yatağında kilometrelerce akıp gidiyor; ırmağın kıyılarının, sağlam toprağın nerede olduğunu biliyorsun. Bir an gelir, bu ırmak çok uzun bir zaman, çok geniş bir alanda aktığı, tüm ırmakları kendi içinde yok eden denize yaklaşmakta olduğu için yorgun düşmüş, artık ne olduğunu bilmez. Kendi kendisinin deltası olur. Bir ana kolu hala varlığını sürdürebilir, ama birçok kol ondan ayrılıp her yöne dağılır, kimileri yeniden birbirine karışır; artık neyin neden çıktığını anlayamazsın; bazen hala ırmak olanla, çoktan deniz olanı ayırt edemezsin...
...gündüz uykusu bedenin günahı gibidir: ne denli çok işlenirse, o denli çok istenir. Gene de insan kendini mutsuz hisseder; aynı zamanda hem doymuş hem doymamış.