64 syf.
·
Puan vermedi
Bir Zanaatkârla Beklenmedik Karşılaşma Strasbourg Bulvarı'nda dolaşıyordum. Kalabalıkta gözüme biri takıldı. Kendini izleyen gözlerimden habersiz etrafını kolaçan ediyordu. İlkbaşlarda onun bir dedektif olabileceğini düşündüm. Ama yanına biraz yaklaşınca öyle olmadığını anladım. Bu kişi bir dedektif olmazdı. Eskiyen ayakkabıları ve hafif rengi solmuş ceketine bakınca.. Bu kişi olsa olsa bir yankesiciydi. Etrafını kendine bir av bulabilmek ümidiyle araştırıyordu. Olamaz gözüne o maymunlara bakan gündelikçi kadını kestirmişti. Hayır, o fakir kadını dolandırmayacaksın değil mi? Ama öyle olmadı. Yavaşça kadına doğru yaklaştı. Ben "Hırsız var" diye bağıramadan gündelikçi kadının çoktan cüzdanına el atmıştı bile.. Kalabalığın arasına karışan yankesicinin ardına düştüm. Bu kez kendine bir yer buldu, cüzdandaki ganimette baktı. Orada ondan memnun kalmamış olacak ki.. Yeni bir av bulabilmek maksadıyla bir sanat müzayedesine girdi. Kendinden emin gözlerle etrafına baktı. Nasıl oldu anlamadım. Yankesici dostum, müzayede de her şeyden haberdar olan beni kurban seçmişti kendine. Yanıma gelip o buz gibi elleriyle ceketimi yoklarken, ne yapacaktım? "Hırsız var" diye bağıracak mıydım? O an ani bir refleksle onun kolunu tuttum. Göz göze geldik. Acı bana, diyen gözleri korku doluydu. Yanlış kapıyı çaldın dostum..
Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma
Bir Zanaatla Beklenmedik KarşılaşmaStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 20236,7bin okunma
81 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
İntihar... Yaşamda değil ölümde çözüm arayanların durağı. Haberlerde görünce direk hüküm vermeyi severiz ben olsam asla yapmazdım, saçmalık, biri aşk için yaptı der biri maddi sorunları yüzünden biri ailevi sorunları yüzünden der biri intihar süsü verilmiş bir cinayet bence der. Gerekçesini ve kişinin psikolojisini sadece yine kişinin kendisi
İntihar
İntiharEdouard Leve · Sel Yayıncılık · 20212,845 okunma
Reklam
Umut
umutlarımdan bir uçurtma yapıp, saldım gökyüzüne.umutlarımı doladım rengarenk ipime ve çoğu zaman uçurdum güzelce. sonra umut etmemem gereken şeyleri umut ettim herkesden gizlice. yani, imkânsızı umut ettim sessizce. ve kimseyi dinlemeden tuttum ipimin ucundan, saldım onu gökyüzüne. elimde uçurtmamla o kadar çok koştum ki bu imkânsızlıklar
632 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Romanda yaratılan karakter hayatımıza o denli işlemiştir ki “Oblomov” adı tembelliği anlatmak için kullanılagelen bir tabir halini almıştır. Orta yaşlı ve toprak sahibi olan Oblomov, toprak köleliğinin bitmeye yüz tuttuğu çağına ayak uyduramayan, işi gücü bırakıp tüm işlerini yatağından halleden biri haline gelir. ‘Biliyor musun Andrey, benim içimde ne yakıcı, ne de kurtarıcı hiçbir ateş yanmadı. Hayatımda hiçbir zaman başkalarınınki gibi gittikçe renklenen, parlak bir güne çevrilen bir sabah olmadı; bir sabah ki yakıcı öğlesi geçtikten sonra yavaş yavaş solsun ve kendiliğinden akşama karışsın. Hayır, benim hayatım sönmüş başladı. Tuhaf, fakat böyle. Kendimi bilir bilmez sönmeye başladığımı hissettim. Sönüşüm dairede, evrak başında oturduğum zaman başladı; sonra kitapları okuyup da onlarda hayatta kullanmayacağım gerçekler buldukça, dostlar arasında dedikodular, alaylar, soğuk, kötü, boş gevezelikler dinledikçe, gayesiz, sevgisiz, toplantılara katıldıkça daha da kötü oldum.’ ‘Zavallı dostum, batmışsın sen, boğazına kadar batağa batmışsın, gidiyorsun. Biçare, işinden başka hiçbir şey göremez, duyamaz, konuşamaz olmuş. Ama böylelerinin önü açıktır, yakında büyük işler başarır, en yüksek mevkilere yükselir… Bizde buna kariyer sahibi olmak diyorlar. Bunun için zekâya, iradeye, ruha gerek yok, bütün bunlar lüks. Bu adamın hayatı böyle geçip gidecek ve ruhunun birçok yanı hiç zaman gelişmeyecek.’
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,8bin okunma
Hasret mı vuslat mı Ne yaptıysam tatmin olmadın. Tüm bu yaralara katlanmak Benim için kolay değil. Sonunu kendi göz yaşlarım gördüğü günden beri Bir saatlik uykuya bile hasretim,
“Bir sözün yüz yüzü vardır” dedi Pir Hacı Bektaş. Peki insanın kaç yüzü vardır Hünkarım? Pir, “çar darp” yapardı. Yani; kaşları, saçları, sakalları traşlıydı. Gür bıyıkları vardı. Üstünde yarım-yamalak, eski kıyafetlerle gezerdi. Oysa zamane ehli onu farklı surette resmediyorlar. Çünkü onlara göre öyle olmalı… Zaten suretperestler insanın
Reklam
1.000 öğeden 451 ile 460 arasındakiler gösteriliyor.