Kütüphanem -ister raflara yerleştirilmiş, ister kutulara kaldırılmış halde bulunsun- hiçbir zaman tekil bir yaratık olmamış ve diğer pek çok yaratığın birleşiminden meydana gelmiştir; ömrüm boyunca tekrar tekrar kurulan ve sonunda da terk edilen birçok kütüphanenin parçalarından meydana gelmiş masallardan çıkma bir mâhluktur o. Hayatımda şu veya bu şekilde bir kütüphanemin olmadığı hiçbir zaman dilimi aklıma gelmiyor. Kütüphanelerimin her biri bir nevi çok katmanlı otobiyografidir; her kitap onu ilk kez okumuş olduğum ânı içerisinde muhafaza eder. Sayfa kenarlarındaki karalamalar, kitabın başındaki boş sayfaya atılmış muayyen bir tarih, bugün esrarını koruyan bir sebepten dolayı sayfanın tekini işaretleyen sararmış bir otobüs bileti-bunların hepsi de bana o zamanlar kim olduğumu hatırlatma çabası içindedirler.
Sonuçta iki şeyden biri söz konusu:
Ölüm
tam bir yıkım ve bilincin kayboluşu
ya da
söylentiye göre, sadece bir değişim ve ruhun bir yerden ötekine taşınması.
Eğer
Ölüm bilincin tam bir yıkımıysa ve rüyasız derin uykuya benziyorsa, ölüm şüphesiz bir hayır, çünkü geceleyin rüyasız bir uyku çektiğini hatırlar ve o geceyi diğer gecelerle ve günleri onların korkuları, kaygılarıyla, tatmin olmamış arzularıyla, uyanıkken ve uyurken yaşadığı şeylerle kıyaslar ve eminim ki herkes biraz rüyasız geçen gecelerden daha mutlu gündüz ve geceler bulur. O yüzden ölüm böyle bir uykuysa, en azından onu hayır sayacağım.
Eğer Ölüm
bu dünyadan diğerine geçişse ve doğruysa dedikleri, orada bizden önce ölmüş bilge ve aziz kimseler varsa, belki de orada bu varlıklarla yaşamak daha hayırlı olur.
Bir değil yüz kez ölmek isterdim böyle bir yere gitmek için .
Yargıçlar, sizin ve bütün insanların, bence, ölümden korkmaması ve bir şeyi hatırlaması gerekiyor:
iyi insan için ne hayatta ne de ölümde kötülük vardır.
Batıcı seçkinlerin medeniyetimizin imkanlarına yabancılaşması yeni bir tespit değil.
Onların varlık nedenleri İslam''ın bu toplumun geçmişinde oynadığı rol gibi geleceğinde de belirleyici olmasının önüne set çekmekti.
Bu “toplum mühendisliği”nden bizar olan geniş kitlelerin önüne konulan siyasi, kültürel bariyerler seçkinlerin tükenen