Bir daire'nin merkez nokta'sından çevre'ye çıkan her çizgi, benzerlerine müsavi'dir ve çevredeki 'başka 'bir nokta'ya ulaşmaktadır. Oysa (merkezdeki) nokta, kendisinden çevre'ye doğru çıkan çizgilerin çokluğuna rağmen, ne sayıca artmış, ne de
(mikdarca) ziyade olmuştur. (Merkezdeki) nokta, bizatihi çevredeki her noktaya mukabil (: karşıt) olur. Zira, (merkezdeki noktaya çevredeki) başka bir nokta tekabül etseydi, (o zaman merkezdeki nokta) parçalanmış olurdu ve (merkezi nokta) BİR olduğu halde, BİR olması doğru olmazdı ... . İşte kesret
( : çokluk dünyası) tek cevher'den (böylece) zahir olmuş ve bu (tek cevher), kendi zatında parçalanmamış'tır.
Şu halde, Vahid'ten vahid sadır olur diyenin sözü ( görüşü) yanlıştır . . .. Kuşatıcı daire için tayin edilmiş merkez' deki nokta, bizatihi Vacib'ul-vucud (: Tanrı)tur. Farz edilmiş olan bu daire ise, mümkinlerin cinslerinin dairesi'dir ki, bu da yer kaplayan cevher ( : cisim) ile, yer kaplamayan cevher ( : ruh) 'e inhisar etmiştir . . . . Asl olan, ilk nokta ( :merkezi nokta) 'dır.
İbn Arabi