O olmasaydı-ben-nasıl olur da özlemin, düşünmenin, fark etmenin, görmekten bile, elde etmekten bile tatlı olduğunu, dolgun ve sağlam olduğunu öğrenebilirdim hem de beş duygu çapında?
Sarışın bana çok şey öğretti; beni hayatla buluşturdu. O gelinceye kadar ben hiçbir şey bilmiyormuşum. Ondan önce, meğer ben, topu topu üç, beş yüz kelime ile yaşarmışım. O bana renk renk kelimeler öğretti. Hayatı, Allah'ı ve kaderi, alın yazısını öğretti diyorum size!
Lakin gene de benim bilemediğim bir şeyler var: Ben, mesela, ve hâlâ nasıl tanışılır, nasıl kaynaşılır, nasıl hoşlanılır, bilmiyorum. Aşk, nasıl olur da-bir patlama gibi-iki hayata birden ve hiç düşünülmezken, aynı kuvvetle, aynı tarzda hükmeder, bilmiyorum. Ve, dizlerinin dibinde ağlayan, ölümü senden, yalvara yalvara, isteyen... nasıl olur da, bir gün, bırakır, gider... bilmiyorum.