Sevmeye layık olmayanı hatırlayarak değerli etme! Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme. Unutma; sevgi yürekli olana yakışır...
Bana derler ki "Veren el, alan elden hayırlıdır." Bende derim ki "Elin vergisi canın sevgisi." Bana derler ki "Verilenler, günahları örter, perdeler." Bende derim ki "Örtülüp, perdelenecek şeyleri azaltmak daha iyi değil mi?" Bana derler ki "Verenin malı artar." Bende derim ki "Malım artsın diye vermek, vermek midir, almaya hazırlık mı?" Bana derler ki "Öyle bir ver ki, sağ elin verdiğini sol elin görmesin, bilmesin." Bende derim ki "Peki bu sağ elleriniz nasıl bu kadar meşhur oldu?" Bana derler ki "Az sadaka çok kaza bela savar." Bende derim ki "Çoğunu verip gelecektekiler de dahil hepsini birden savuşturmak daha iyi değil mi o zaman?" Bana derler ki "Olmayanı verdiğinle sevindirmek mevcudunun zekatıdır." Bende derim ki "Olmayan-olmayan-olmaya sen-verip de sevindiren-olmaya ne çabuk, ne kolaylıkla alışmışsınız. Rolleri değiştirmek, biraz da sen alıp da sevinen olmak ister misin?" Bana derler ki "Biz, bize verilenlerle böyle olduk." Bende derim ki "Sizin gibi olmamak için her şeyimi vermeye de, hiçbir şeyimi vermemeye de ahdettim."
Reklam
''Eğer dostluğumuz zaman ve uzaklıkla sınırlıysa, o yok demektir. Zaman ve uzaklıkla sınırlı olmayanı yaşıyoruz biz. Uzaklığı yenince hep aynı yerdeyiz. Zamanı yenince hep aynı anın içindeyiz. Böylece her an için birlikte olacağımızı düşünmedin mi?'' -RİCHARD BACH
''Ne yapıyorsun? Hiç doğmayan bir güneşin batışına mı üzülüyorsun? Senin olmayanı kaybetmek niye bu kadar üzdü seni! Şimdiden sonra dönse ne olur ? neyi düzeltebilir artık, beni bunca yıktıktan sonra... gecikmiş bir güneş ne kadar ısıtabilir ki kalbimi? ''
Yoksa dünyada olmayanı mı arıyordu? İki yanına bakındı. Sağdaki kaldırımda duvara dayanmış büyük gözlü bir okul çocuğu ilgiyle ona bakıyordu. Gözlerini kırpmadan elindeki elmayı ısırdı. Ağzı sulandı. Yürüdü. Vardı işte. Çocuklar, elmalar vardı.
264 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Roman kahramanı kitabın en başından sonuna kadar sizi kendisine bağlıyor.Önce merak ediyorsunuz,sonra kızsam mı diye düşünürken birden bir katile hoşgörüyle baktığınızı farkediyorsunuz. Daha doğrusu seviyorsunuz.Karşınızdaki bir cani değil sadece eksiğini tamamlamaya çalışan,kendisinde olmayanı,kokuyu,her insanda doğuştan olan o hakkı edinmek isteyen biri.Filme de çekilen bu romanın sonu muhteşem bir derinlikte.Ve her kitaba nasip olmayacak bir şekilde filmi de kitabı doğru yansıtmış.
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201821,8bin okunma
Reklam
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
En çok hediye ettiğim kitap;kısa,sürükleyici,felsefi..Bir kitaptan daha ne beklenir ki...Okuma grubumuzda bu kitabı yorumlamak istediğimizde kitabın çok basit olduğu ve yorumlamakla zaman geçirmemek gerektiği gibi şeyler de söylendi.Biz yine de yorum yaptık ve Martı kitabını bu sayede okuyan,mutlu olan 3 kişi daha kazandık.Başroldeki Martı Jonathan bana Samed Behrengi'nin Küçük Kara Balık'ını hatırlattı.Her iki kitap ta farklı yaşlara hitap ediyor gibi görünse de her ikisi de en iyi kişisel gelişim kitaplarından...Eğitim sistemimizde dayatılanın aksine Martı'da "sorgula, çabala ,öğren,araştır.." deniyor,liderlik sırları veriliyor,dostluk öğretiliyor...Ancak benim en çok sevdiğim alıntısı yeni çevirilerde "Dostluğumuz zaman ve mekanla sınırlıysa,zamanı ve mekanı aştığımız an,kardeşliğimizin bitmesi gerekir.Zaman ve mekan kavramını aştığımıza göre istediğimiz an görüşebileceğimizi hiç düşünmüyor musun?" şeklinde yazılmış.Oysa bu kitabı ilk okuduğumda dilinin şiirsel tarzından da etkilenmiştim ve o alıntı şöyleydi "Eğer dostluğumuz zaman ve uzaklıkla sınırlıysa, o yok demektir.Zaman ve uzaklıkla sınırlı olmayanı yaşıyoruz biz.Zamanı yenince hep aynı anın içindeyiz,uzaklığı yenince hep aynı yerdeyiz.Böylece her an birlikte olabileceğimizi düşünmedin mi?". Ne dersiniz,bu çeviri daha şiirsel değil mi?Maalesef çeviri kitaplarda bu anlamda çok dikkatli olmak gerekiyor.Çevirmen sadece cümleleri çeviren değil,yazarın duygularını da bize yansıtan kişidir.Bunun için ben yabancı yazarların kitabını okurken yayınevi ve çevirmen ismine de dikkat etmeye çalışıyorum.Elbette bu da başucu kitaplarımdan..
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201166,8bin okunma
İyi de affa değer olanı zaten herkes affeder. Asıl af, affa lâyık olmayanı da affetmek değil mi?
Sayfa 325 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
375 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Çok okunanlar listesinde olan bu kitabı okurken beklentilerime değecek mi diye düşündüm başlarda. Bu beklentiyi karşılayacak mı acaba tereddütleri kitabın 200lü sayfalarında yavaş yavaş yerini heyecana bırakırken, insan doğasındaki o hayvani duygular ile bencillik, güçsüzü ezme, kendisi gibi olmayanı yoketme gibi özellikleri ile her ne kadar bilsek de tekrar karşılaşmak büyük bir yumruk indirdi kalbime. Kitap belki bir kurgu olabilir, ama yaşananların çok benzerleri yaşandı yakın coğrafyamızda, hala da yaşanıyor. Kitapta Kabil'de karşılaşılan dilenciyi düşünün, üniversitede hocalık yapmış, Avrupa'ya konferanslara gitmiş. Savaş onu bile vurmuş, belki çok zenginler başka ülkelere sığınabilmiş ama geride milyonlar kalmış. Ve ben bunlar başımıza gelmez diyemiyorum ve ülkem adına, hepimiz, çocuklarımız adına oldukça endişeliyim.
Uçurtma Avcısı
Uçurtma AvcısıKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2021163,9bin okunma
GURBETÇİ ŞÂİR SERVET YÜKSEL'İN DUYGU SÜZGECİNDEN SÜZÜLEN ŞİİRLER M. NİHAT MALKOÇ “Aman ha, gönül kırıp; kırılmaya değer mi? Boş şeylerin peşinde yorulmaya değer mi? Ne kaldı elimizde baharından, yazından?... Bu dünya çiçek olsa derilmeye değer mi?” (“Değer mi?”- Servet YÜKSEL) Gönül telimizi
Reklam
Bu kadar mı zor birlikte yaşamak…. Aynı gök yüzüne bakıp, aynı topraklarda yaşayıp nefes alıp vermek, bu kadar mı zor??? Kendimizden olmayanı ötekileştirmek, farklı görmek hep bi üstünlük gösterme çabası… Biri der yakın yıkın biri der aman boş ver zaten başlarına ne gelirse hak ediyorlar…bunları işittikçe gördükçe inan ki kendi insanlığımdan tiksiniyorum…İnsan avazı çıktığı kadar bağırmak istiyor bazen,YEETTERRRR diye…Yeter bu düşmanlık yeter bu öfke bu nefret bu kinn….Yeter bu sonu olmayan ölümlere…Hem hani KARDEŞTİK, nerde kaldı o hiç dilimizden düşürmediğimiz Türk-Kürt kardeştir sözü...Kardeş demek; aynı acıya üzülmek aynı sevince gülümsemek değilmidir…Unun parmağına çöp batsa senin yüreğin yanar… kardeş dediğimiz bunu gerektirmez mi? Bunları yazarken bile aman Türk kardeşim aman Kürt kardeşim kırılmasın incinmesin diye düşünmek bu kadar mı zor?? Daha kaç kere ölmemiz gerekiyor ki? Kaç acı, kaç ana feryadı gerekiyor? Kaç şehit, kaç ölü aklımızı başımıza getirecek? Yeter artık; bu toprakların mezarlıkları çoluk çocuk,genç ölülerle doldu yeterrrr…..
144 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Eser 1955 yılında halka açık yapılan sekiz konuşmadan oluşuyor. Ana fikir zihin esaretinden kurtulmak olsa da yazardan mı yoksa çevirisinden mi bir kaç konu net olarak aktarılamamış... Doğduğumuz andan başlayarak insanı şartlandıran aile, okul, çevre, din öğretilerinin, insan zihninde nasıl şartlanmalara ve kendinden olmayanı ret etmeye zorladığını, yazar yeri gelmiş soru cevap halinde okuyucuya aktarmış. Yazar, zihin baskısını ve kalıplaşmış öğretilerden arınmamız için yazdığı bu eser ile düşüncelerimizi nasıl yönlendirebileceğimizi çok etkili olmamakla beraber bilgilendirme amaçlı olarak bizlere sunmuş.
Zihinsel Kurtuluş
Zihinsel KurtuluşJiddu Krishnamurti · Omega Yayınları · 2011144 okunma
O gece, karanlık odada yan yana uzanırlarken Ayşe, -Bu akşam yemekte onlarla tartışmadın, dedi. Oysa şu hoşgörü lafı sürüp giderken senin de karışacağını sanmıştım. -Değmez. İkisi de kof adamlar. Görmüyor musun, gösteriş tartışmasından beri ben bir şey söyledim mi susuyorlar. Çekiniyorlar benden. Senin öğüdüne uyup içimden gülüyorum. Bu iki adam dünyada hoşgörü diye bir şey olmadığını bilmiyorlar. İnsan kendininkine uygun olmayanı bağışlamaz. Biz, hoşgörüsü olmadığını bile bile, başkalarında kendininkinden ayrıyı bağışlamaya çalışana hoşgörülü diyoruz. -Bize karşı iyiler ya! -Bilmiyorlar da ondan. Ölçülerine uyacağımızı sanıyorlar. Bilseler kovarlar bizi.
Sayfa 113 - YKYKitabı okudu
Sevmeye layık olmayanı hatırlayarak değerli etme! Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme. Unutma; sevgi yürekli olana yakışır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.