Yargıcın Davranış İlkeleri
Diğer bir deyişle,tarafsızlık,bir gerçeklik olarak mevcut olmanın yanı sıra algılamada da mevcut olmalıdır. Bu ikili yön genellikle şu sözlerle ifade edilir: “adaletin gerçekleşmesi yetmez,gerçekleştiğinin açıkça görülmesi de gereklidir”.
Sayfa 34 - Beta
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Ötanazi hakkında kültürel,dini ve ahlaki tartışmalardan bahseden bu kitapta,yaşamın hakkını sınırlayan her unsurdan bahsedilmektedir. "Dokunulmaz olarak kabul edilen yaşam,kişinin kendisi tarafından terk edilebilir mi?"
Ölme Hakkı: Ötanazi
Ölme Hakkı: ÖtanaziSibel İnceoğlu · Ayrıntı Yayınları · 199934 okunma
Reklam
Aries şöyle demektedir: "ölüm ... bir dizi küçük aşamayı takiben, minik parçalara ayrılmakta ve sonunda hangi aşamanın gerçek ölüm olduğunu bilmek olanaksız hale gelmektedir; bu aşamalardan birinde bilinç kaybedilirken, bir baş­kasında solunum sona errnektedir. Tüm bu küçük sessiz ölümler, büyük dramatik ölüm eyleminin yerine geçerek, onu ortadan kaldırmışlardır ve artık hiç kimse anlamının bir kısmını kaybetmiş bir an için, haftalar sürebilen bir süre boyunca bekleme güç ve sabrına sahip değildir"
Stoacılığın ana ilkesi doğaya uygun davranmaktır; "doğa", diğer bir deyişle "her şey" Tanrı'dır. Stoacılara göre, her türlü acı, hastalık doğal olduğu gibi, ölüm de doğal bir çözülmedir, kozmik düzenin bir parçasıdır. Yaşam ve ölüm arasında fark yoktur. Bu nedenle ölüme karşı çıkmak ve şikayet etmek de anlamsızdır Ölüm, ahlaki açıdan ne iyi ne de kötüdür. Stoa düşüncesinde, ölüm korkutucu bir belirsizlik olmaktan çıkmış, cehennem düşüncesinin olmaması ve günah duygusunun yokluğu insanları ahirette çekecekleri cezaların korkusundan kurtarmıştır. Stoacılara göre, ölüm, artık bir korku değil, üzerinde nesnel olarak tartışılabilecek bir şeydir Stoacılara göre, intihar, önlenemeyen bir kötülükten kaçıştır; kapı her zaman açıktır ve intihar bir çıkış yoludur.
" ... Yaşama, bir girişin fakat birçok çıkışın izin verilmesi, ebedi kanunun takdir ettiği en iyi şeydir. işkencenin ortasından çıkacak ve sı­kıntıları silkip atacakken, insanın ya da hastalığın zulmüne dayanmak zorunda mıyım?" " ... Eğer, yaşlılık aklımı sarsmaya başlarsa, eğer melekelerimi tek tek harap ederse, bana yaşam değil nefes bırakırsa, çürük veya yı­kılmak üzere olan binayı terk ederim. Eğer, iyileşme ümidim olmadan acı çekmek zorunda olduğumu bilirsem, acının kendisinin yolaçtığı korkudan değil, uğruna yaşadığım her şeyden mahrum ettiği için giderim" Seneca
Antikçağ, ilk defa intiharın meşruiyetinin tartışıldığı bir dönemdir. (...) Bu dönemde, hastalık ve acılardan kurtulmak için ya da yaşlılık nedeniyle intihar, kişisel kararların sonucu olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu tür intiharın altında yatan düşünce, soylu insanın kendini hastalıklı bir beden içinde görmekten ve görülmekten kaçınma ya da yaşlılığın getirdiği titreklik ve bunaklığın ha­kimiyetine girmekten kurtulma isteğidir; soylu insan için, bu du­rumda yaşamak onuru ile bağdaşmamaktadır.
Reklam
252 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.