Kimsenin kimseyi yargılayacak durumu yok. Her insan kendi bilir çektiği acının boyutlarını ya da yaşamında anlamın hepten yok olduğunu.
Reklam
İntiharı bu yüzden seçmişti ya işte en sonunda özgürlük. Sonsuza varan unutus.
Her şey yanlıştı ve kendisi herhangi bir şeyi düzeltebilecek durumda değildi bu. tamamıyla aciz olduğu duygusunu büyütüyordu içinde.
Ama şaşırtıcı bir şey oldu, yazının ilk satırı onun doğal edilginliğini sarstı (uyuşturucular daha midesinde erimemişlerdi bile, ama Veronika doğuştan edilgindi) ve ömründe ilk kez şu günlerde tanıdıkları arasında pek moda olan bir sözün doğru olup olmadığını düşündü: "Bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu meydana gelmez.
Eskiden yaşlılara bakar; işin çoğunu halletmişler, sıkıntıysa çekmişler, bedelse öde­mişler, kayıpsa yaşamışlar, hayal kırıklıkları ise bitmiş geç­miş, günahsa düşüne, sıkıla, ezile, ufalana içten içe yıkanıp az çok temizlenmişler ne güzel, benimse tüm bunları yap­mam, yaşamam, tüm bunlardan sağ çıkmam gerekir diye düşünür dertlenir, onlara imrenirdim. Meğer bu dediklerimi yapabilen kaç ihtiyar varmış? Birkaç mı, herhalde. Yer gök, gök kapılan açılmış zaten onları bekliyor, onlar da gitmeyi bekliyor. Asıl büyük kalabalık ihtiyar görünümlü gençler. Her daim genç kalanlar. "Gencin hayırlısı ihtiyarlığa öze­nen, ihtiyarın şerlisi gençlere imrenendir," diyorlar. Bu ihti­yar görünümlü, ihtiyar yaşındaki gençler, ölmek istemeyen kalabalığı da bunlar oluşturuyor. Hayatı, ölmeyi isteyecek şekilde yaşamak gerek ihtiyarlamak ve ölmek için. Genç kal­mamak, hala avil avil bakmamak gerek gitmek istemek için.
Reklam
Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmaIldır. Hatta biraz ileri gideyim, kendi yaşamamız için... Sen kafanın içindeki yokluğa o kadar saplanmışsın ki, derhal uğrunda can feda edecek bir şey arayarak ikinci bir yokluğa dalmak İstiyorsun! Yaşamak, herkesten daha iyi, herkesten daha üstün yaşamak, İnsanlara hâkim olarak, kuvvetli, belki de biraz zalim olarak yaşamak... Dünyada bundan başka istenecek ne vardır? Hayatını bu gayeye vakfet, görürsün, nasıl birdenbire canlanacaksın!
Sayfa 45 - NihatKitabı okuyor
Ölmek istemiyordum. Daha değil; henüz yaşamamışken değil.
“ Aslında buralara akıl hastanesi değil, sığınak de­nirmiş eskiden; bu adın kökenleri ise ortaçağlara dayanıyor,” diyordu genç kadın. “Herkesin gerektiğin­ de kiliseye ya da bir başka kutsal yere sığınma hakkı varmış o zamanlar. Şimdi de, sığınma hakkı her uygar insanın anlayabileceği bir kavram. Bu durumda ba­bam, insanların sığındığı bir yerin başındaki insan, bi­rine nasıl böyle davranabildi?”
Gururla yaşamak artık mümkün olmadığında gururla ölmek.
Sayfa 146 - Fol Kitap
Reklam
Visal
... Senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş! Azap var mı âlemde fikir çilesine eş? Yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor? ...
Sayfa 233
Uyku tutmadı bütün gece. Göz kapaklarım ağır, bir kamyon yük var üstünde sanki. Ama yüreğimdeki ağırlık beynime hükmediyor uyutmuyor beni. Şuracıkta ölmek en güzel uyku olsa gerek...
aşk, bütün suçları üstlenmek demektir. şiir, bütün suçları üstlenir. hayat, suçları reddeder. söz, belirsizdir. yazı, kalır. hayat, belirsizdir. şiir, kalır. adam ölür, adamın canı çeker, ölür. adamın özlemi hep ölmektir. ölmek eylemidir.
Yaşam seni bana anlatırken, Ben dipsizliği fısıldayan umut. Ne kadar yol aldım bilmiyorum. Ben seni sonuna kadar düşledim. Sen benim vazgeçilmeyen ışığımdın. Karanlığı ve kötülüğü dağıtan bir güneş. Gecelerimdeki rüyalara hayat veren. Gözlerimin gerçeği görmesini sağlayan. Ölmek için çok geç. Zaman desen kendi içinde kaybolmuş. Ne vakit seni düşünsem yıldızlar ışık saçar. Boynumda bir urgan. İntihar düşleri içinde gençliğim. Bak yine perde perde inen acılar. Hayaller desen kurşun atıyor yüreğime. Ben seni hangi toprakta ıslattım. Bilemiyorum, ruhumun merkezinde nokta. Sadece seni çağıran bir elveda.
Karantina
Karantina
Resim