dağılırdı saçlarınız yaz akşamı
batan güneşe karşı / kumral
susardınız ne de çok susardınız
anlaşılması güç susmanızın anlamı
sanki bir bulmaca uzun bir sarmal
uzadıkça sersem eder adamı
o zaman sevmek değil ölmek zamanı
(uzak bir kız sisli mavi susarsa
acılarla yüklüdür suskunluğu
akıl almaz tehlikeler içerir
hele hayatında
İnanıyorum diyordum ki candan söylediğine,
Ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez,
Kendi kendinize verdiğiniz sözü tutmak,
En çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak.
Madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün,
Sevginin bitmesine insan neden üzülsün?
Aşk mı kader kovalar kader mi aşkı,
Daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.
Katlanmak mı iyi zalım kaderin oklarına, yumruklarına yoksa çılgın denizlere karşı gelip bir son vermek mi?
Ölmek uyumak hepsi bu kadar, yalnızca uyumakla bitebilir bütün acıları yüreğin ve çektiği bütün kahırları bedenin...
Buz kadar lekesiz, kadar kadar temiz olsan bile iftiradan kurtulamazsın...
Düş şehrinin düşkünleri,
öyle bir düştüler ki bu şehre,
düşlerinde bile böyle bir şehir asla düşleyemediler..
Bende asla İstanbul gibi olma; ne kadar güzel olsan da çekilmezsin be güzelim bir süre sonra.
İyisi mi sen benim Venediğim ol, sokaklarını gezmek için illa adımlamam gerekmesin,
kulaçta atabileyim derinlerine,
hatta minik gondollarımız da olsun renkli renkli,
sularında boğulsam da bırak,
senle olduktan sonra;
hâ ölmek hâ olmak..