"Ölmek mi istiyorsun?
Git o zaman at kendini denize.
5 saniye sonra hayatta kalmak için çırpındığını fark edeceksin.
Sen kendini öldürmek istemiyorsun!
Sen içindeki bir şeyleri öldürmek istiyorsun."
Küçük Tim ölecek ama sen de öleceksin. Hem de yalnız. Hayatında hiç sevgi, huzur, mutluluk ve keyif olmadan mı ölmek istiyorsun? Yoksa keçileri kaçırmış hayaletler sana fakirlerin de insan olduğunu hatırlatsın mı?
Gurney'in hiç dokunulmasını istemediği bir yere dokunuyordu. Ve şimdi yine aynı yere dokunuyordu; asla vedalaşamayan yanına, ayrılığı kaldıramayan tarafına..
-" Bir şeyleri yalnızca görüş alanından çıkarıyorsun" diyordu.
-"Ama onlar gitmiyorlar, sen gerçekte gitmelerine izin vermiyorsun. Onlara bakmalı ve veda etmelisin. Danny ile vedalaşmak, onun hayatına bakmak zorundasın. Ama açıkça bunu yapmak istemiyorsun. Sen sadece... Ne, David? Ne? Ölmek mi istiyorsun?"
"Yasanın önünde bir kapı bekçisi bekler. Bu bekçiye taşradan bir adam gelir ve yasaya girmek için izin rica eder. Ancak kapı bekçisi, ona şimdi giriş izni veremeyeceğini söyler. Adam düşünür ve ardından, yani ilerde girmesine izin mi verilecek, diye sorar. “Mümkün,” der kapı bekçisi, “ancak şimdi değil.” Yasaya açılan kapı, her zamanki gibi