Sevgili Geçmişim,
Geçmişten geleceğe yazıldığını duymuştum ama gelecekten geçmişime yazarken bunu ilk defa benim yaptığımı düşünüyorum.
Bugünlük ellerimin arasında bırakıldığında ne yapmam gerektiğini bilemiyordum. Sonra düşündüm bir gün çocukluğumu unutmamak için, daima o kız çocuğunu dinç bir şekilde hatırlamak için günlüğüme en yaralı, en
-Tüymeye hazırlanan sensin, Jesper. Sırf kedini kötü hissetmeyesin diye benim de seninle kaçmamı istiyorsun. Hep kavgayı sevdiğinden söz edersin ama kaçıp saklanmaktan ilk bahseden de yine hep sen olursun.
-Çünkü hayatta kalmak istiyorum.
-Ne için? Masada bir el daha oynayabilesin diye mi? Babanın yüzünü kara çıkarmanın ve arkadaşlarını hüsrana uğratmanın yeni yollarını bulabilesin diye mi? Babana çiftliği senin yüzünden kaybedeceğini söyledin mi? İnej'e Oomen'ın bıçağının ucunda az kalsın senin yüzünden ölecek olduğunu söyledin mi? Hepimizin senin yüzünden ölmek üzere olduğunu?
Tok, kendinden emin bir ses. En küçük bir dostluk belirtisi yoktu, düşmanlık da yoktu, askerî bir emir gibi duygusuzdu, soğuktu.
“Va... Vatan,” diye kekeledim. “Vatanın kurtuluşu için, hürriyet için, kardeşlik için...”
Tam kendimi toparlayıp meramımı anlatmaya başlamıştım ki, o ses yeniden gürledi.
“Bu davanın büyük fedakârlıklar istediğini, gerekirse ölmek, öldürmek zorunda kalacağını biliyorsun, değil mi?”
Cevap vermeden önce ardı ardına yutkundum sonra sözcükler kendiliğinden döküldü ağzımdan...
“Biliyorum... Bu kutsal mesele için, bu vatan için ölürüm, öldürürüm. Hayatımın başka bir maksadı yoktur...”