Sebeb-i hayatım uyuyorsam “düş”üne ağlıyorsam “döş”üne niyet...
En azından bir Sebeb var yaşamaya bin sebeb var ölmeye. (Söz :Murat KATMIŞ)
Reklam
Her zaman dediğim gibi yine diyorum ; ve tarihi bilen herkes iyi bilir: Bizim geri kalmamızın sebebi din değildir, asla ve kataa! Aslında dinden Uzaklaşan teba-i alî-i Osmanlının; gerek yönetim gerek toplumda sistem, düzen ve asayişin bozulmasından ve Avrupa'nın bilim ile üstün hale gelmesidir. Herkes bilir ki Osmanlı pek şanlı idi. O zaman da İslam vardı. Eğer sebeb din ise Osmanlının hiçbir zaman şanlı olmaması gerekirdi. Yine biz ortaçağda Bağdatta, yahut Şam'da, yahut Kudüs'te yahut Endülüs'te altın çağımızı yaşarken, İbn-i Farabilerle, İbn-i Rüşdler, İbn-i Sinalar, İbn-i Haldunlar, Gazaliler, Bakiler, Fuzuliler, Mevlanalar, Yunus Emreler ve dahi sayısını bilmediğim niceleri var ikende biz müslümandık. Unutulmamalıdır ki Batı; haçlı seferleri ile bizden aldığı kendi tarihi yunanlıların ve onun üstüne koyduğumuz ; matematik, tıp, felsefe ve ilimler ile ortaçağ karanlığını atlatarak, aydınlama ve rönesansı yaşayabilmiştir. Tarihi bilen bunu pek kati bilir. İbn-i Haldunun teorisi ile sabittir ki her medeniyet bir insan gibi doğar, büyür, ölür. Onların medeniyeti yükselmeye başlarken bizimkisi ölmeye yüz tutuyordu. Tüm geri kalmışlığımız işte bundandır. Fernand Braudel Uygarlıkların Grameri kitabında dediği gibi: İslam medeniyeti henüz ve tam anlamıyla ölmedi. Sadece uykuya çekildi. Uykudan uyanıp, yeni bir dirilişin ümidi ile... A.A.