Güneş kavuruyordu. Güneş değil gökyüzünde bir köz yığınıydı. Çukurovaya bir boz duman çökmüştü. Tüten, ağır, ipiltili bir ışık dumanına batmıştı Çukurova. Anavarza kayalıkları dumanlı, ışıklı bir ipiltiydi. Tütüyordu. Yüz adım ötesi gözükmüyor, tüten bir ipiltiye kesiyor, her yanı kamaş kamaş eyliyordu. Ceyhan ırmağı sıcak, yalp yalp eden erimiş, ışığa kesmiş, tüten, alttan akan, durmuş bir gümüş suyuna benziyordu.