Ilya Ehrenburg ünlü Sovyet yazarı, gazeteci ve eylem adamı, SSCB 3. ve 4. dönem milletvekili. Kiev’de Yahudi ailesinin oğlu olarak dünyaya geldi. Devrim olaylarına ilgi duyarak 1905-‘07 yıllarında Bolşevik yeraltı örgütlerinin çalışmalarına katıldı. 1908 yılında tutuklandı. Aynı yıl Fransa’ya iltica etti. 1910 yılında Paris’te dekadan etkilerin görüldüğü
“ Güzellik ve onu görebilecek gözler var oldukça kimse Eros’tan kaçamamıştır, kaçamayacaktır. ” -Longos
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Yazarın hayatı hakkındaki söylentilere, kitabın yazıldığı döneme ve dünyaya ilişkin bilgilere, öykünün esin kaynaklarına, kendisinden sonra kimleri etkilediği ve nelere ilham olduğuna dair
Albaya Mektup Yok yazardan uzun bir süre sonra okuduğum ikinci eser. En uzun öykülerinden biri olan bu eser; ülkesi uğruna savaşarak yaptığı hizmetlerin karşılıksız kaldığını anlayan, emekliye ayrılmış yaşlı bir askerin öyküsünü okura sunuyor. Kısa bir novella olsa da, öykünün içeriği okuru düşündüren, güldüren, üzen ve heyecanlandıran bir anlatıma sahip
İnsanlar yüzlerinde olmadıkları, olamayacakları bir maskeyle dolaşıyor, konuştukları her şeyde olmak istedikleri kişi olmuşçasına ifadelendiriyorlardı kendilerini. Oysa ne kadar eksik ve âcizdiler. Ama farkında değildi hiçbiri bu durumunun...
Sıra dışı bir hayal gücü ve muazzam bir zekanın ürünü olan romanlardan birisi 49 Numaralı Parçanın Nidası. Oedipa Maas adlı kadın karakterin bir gün bir mektup alarak, eski sevgilisinin öldüğünü ve tüm mirasını kendisine bıraktığını öğrenmesiyle başlıyor. Ardından, bu mirasın peşine düşen Oedipa, eski erkek arkadaşı Pierce Inverarity’nin kendisine
Oldukça genç bir adam, deriden yapılma trampetini sert hamlelerle döverek Fırat Nehri'nin hemen doğusunda yer alan Uruk kentinin meydanına doğru ilerliyordu. Halk bu sesle adeta hipnotize olmuşcasına bu adamın peşi sıra İştar Tapınağı'nın önüne kadar geldiler. Baş rahibe ve İştar'ın yeryüzündeki en genç tezahürü İlluna, riyakar bir gülümseme ile
"Birimiz ilk kez satranç oynadığında çoktan bir doz mikrop kapmış biri gibi olur, adeta Hong Kong gribi olmuşçasına. Böyle biri sokakta yürür ve henüz hasta olduğunun farkında değildir."
İngilizcesi:
..
..
..
..
"When one of us first plays chess, he is like a man who has already caught a dose of microbes of, say, Hong Kong ’flu. Such a man walks along the street, and he does not yet know that he is ill."
Adam, kalabalık sokak boyunca yürüyordu. Birkaç defa sağından solundan geçen yayalarla çarpışmış; ancak onun mu insanlara, insanların mı ona çarptığı anlaşılamamıştı. Takım elbisesi içerisinde hayli karamsar görünüyordu. Elinde taşıdığı evrak çantasını, her an düşürecekmiş gibi tutuyordu. Buradan çantasının içerisinde değersiz bir materyalin
Bazen kendimi geceye hükmeder gibi hissediyorum. Sigaram bir yandan yanarken bir yandan kahvemin kokusu burnuma geliyor. Havaya bakıyorum kapkaranlık olmuş kasvet dolu etraf. İyice sıkışmış hissediyorum geceye, zindana hapis olmuşcasına susuyorum. Eskiler üstüme bir yük gibi çökmüş sanki, yürüdüğüm sokaklar eskisi gibi gelmiyor bana. Ağır ağır ölüyor günler, ağır ağır ölüyorum bu gecede…
emre|puzo.
G üneş
Ü stüne doğmadan
N arince doğrul yataktan
A yakların tıkırtı yapmadan
Y alın ayak
D udaklarun tebessüm içinde
İ zdırapların yok olmuşçasına
N azlı nazlı yıka yüzünü...
Gününüz aydınlık olsun...
Şöyle geçmişimize dönüp bir bakalım. Kalplerimizin, gönüllerimizin yaralarına iyi gelecek ilacı, ne kadar da yanlış yerlerde aramışız...
Bu kadar aşkı, sevgiyi, fedakarlığı, karşılığını alamayacağımızı bile bile, adeta kör olmuşcasına nasılda değmeyecek insanlara harcamışız.
İyi gelecek zannettiğimiz fâni olan ne var ise hepsi bizim için bir zarar olmadı mı, ömrümüzün en güzel yılları ziyana uğramadı mı?
O halde, artık uyanmanın vakti çoktan geldi sultanım...
...
Bulabildiğim tek açıklama, nasıl ki gerçek olaylar unutulabiliyorsa, asla olmamış olanların da sanki olmuşçasına anıların içinde yer alabildikleri biçimindeydi.