Tutunamayanlar, evet o meşhur ya çoğumuzun okuyup hatırlamadığı ya da yarım bıraktıği lakin epey ünlü kitap (!)
Birçok mecra ve makalede tonla akademik inceleme ve fikir tartışmaları olduğundan Amerika'yı da yeniden keşfetmeye gerek olmadığından ben gözüme takılanları ve bazı ders notlarımdan alıntıları kendime de kayıt altına tutabilmek
Ben bütün insanlara hayranım Olric.
* * *
Bizi artık kimse tutamaz Olric.
* * *
Denizin rengi değişiyor; ayrılırken
denizi bu renk bırakmak istemiyorum Olric
Damlalar vapurun kenarına çarpıyor. Islak demir kadar içime sıkıntı
veren bir şey yoktur. Vapuru ıslak bir demir yığını olarak
hatırlamak istemiyorum. Denizi külrengi bir sıvı olarak bırakmak istemiyorum. Sonra, hep bu renkte hatırlarım diye
korkuyorum. Çok hüzünlü sözler söylüyorsunuz efendimiz. Yer yer bulutlu olacak, demişti radyo. Belki bulutlu olmayan bir yer buluruz efendimiz.
Bu kadar insan nasıl
oluyor da aynı yere gitmek üzere anlaşıp bir araya geliyorlar, yola çıkıyorlar? Ne çabuk karar veriyorlar? Bizim karar
vermemiz ne kadar uzun sürdü oysa. Bir iki kişi olsa neyse:
yüzlerce binlerce kişi nasıl şaşırmadan doğru otobüslere binip istedikleri yere gidiyorlar? Neden oraya değil de şuraya
gidiyorlar? Anlaşılmaz bir düzen bu. Ben nereye gideceğimi
bilemiyorum mesela. Herkes sizin gibi olsaydı bu ülke şimdiye kadar kalkınmış olurdu efendimiz. Çok şeyler biliyorlar Olric, çok farklı şeyler biliyorlar.
Anadolu’ya gidiyorum
Olric. Selim’in doğduğu topraklara gidiyoruz. Taşralı, derdim ona. Yiğidin harman olduğu yerden geldim, derdi. Vapurdan indikten sonra bizi kimse tutamaz Olric