Selim Işık ve Turgut Özben.. Farklı tercihler yüzünden bir gün yolları ayrılan iki arkadaş! Turgut, bir gün arkadaşı Selim'in intihar ettiğini öğrenir, ve bunun nedenini öğrenmek için Selim'in hayatını, onu intihara götüren sebepleri, günlüklerini, evini, arkadaşlarını araştırmaya başlar. Bir süre sonra ona Olric de katılır! Ve macera başlar. Bu kitabı okumak için hazır olmayı bekledim hep, çünkü bir satırının bile ziyan edilemeyecek önem de olduğunu biliyordum. Ama anladım ki, bu kitabın insana her yaşta katacağı bir şeyler var. Belki daha önce okusaydım, insanları yargılamak konusunda bu kadar aceleci davranmazdım dedim kendi kendime, bazen dedim ki ''Bat, Dünya Bat!'' Selim oldum, bu düzene kızdım.. Turgut oldum, bu düzene ayak uydurdum.. Günseli oldum, sevdiğin insana o ne kadar izin verirse o kadar yaklaşılabileceğini anladım.. Hatta bir Olric'le daha kolay yaşanır aslında diye eğlendim kendimle! Bu kitapla hayatgörüşüdeğişengillerden oldum! Okuyun, okutun!
"Hayatım hayatımın romanı olsun.." diyerek başlayalım..
En çok yarım bırakılan kitaplar arasında 1, En çok okunacak kitaplar arasında 3. sırada olması bile bir çelişki teşkil etmiyor mu? Meraklanıp, kitaba başlayıp, kitaba tutunamayanlar: (Selim olsa hepinizden tiksiniyorum derdi :)) )
Kitap hakkında fikir ve naçizhane tavsiyelerime
Sözün özünü bodoslama vermek istiyorum.
Kendisine, uluslararası ilişkiler ve uluslararası tarih konuları üzerine eğilen bir kitap süsü veren bu haylaz “tuğla” ( Neredeyse A4 boyutunda 762 sayfa tabi tuğla derim, o kaşındı.) aslında tarihsel bir ekonomi kitabıymış. ( Tamam! Başlıkta “ekonomik değişim” de diyor, ama azcık diyor. Canım yandı Olric
Hikaye Denemeleri 3
AHMAKLIK ÜZERİNE
Ahmaklık ! Aptal olmak ne güzel şeydir ! Hiçbir şeyin farkında olmamak ! Düşük ücretle çalışmayı dert edinmemek,tüketici kölesi olduğunu bilmemek,medyanın yalanlar dünyasını fark etmemek,satın alınmış sözde aydın özde dalkavuk siyaset adına konuşan televizyondaki yardakçıların birer yalancıdan ibaret
- Hahaha ! İşte bu komik
+ Katılıyorum, dehşet verici bir komikliğe şahit oldum
- Bence sadece hahaha, başka bir anlam yüklememelisin Peter
+ Peter mı? O artık yok !
Çok acayip. Kitap içinde oyun ve oyun içinde bir daha oyun. Ya da aynı oyun içinde başka bir hikaye. Oğuz’um Atay’ım. Her bir ismine ayrı ayrı iyelik eki getirme ihtiyacı duyanım . Bize yine çok tehlikeli oyunlar oynamışsın. Galiba bunun bedelini ödüyorsun.
Bu kitap, gerçek anlamda Tutunamayanlar çapında bir eser diye devam edeceğim; fakat bunun
İbrahim Yusuf Pala arkadaşıma teşekkür ediyorum. Bu eserden hariç iki adet şiir kitabı daha da varmış. Allah yolunu açık etsin. Genç bir yazar olarak Türk edebiyatı adına nice güzel
"masanın bir ucundan bir ucuna kayacağım. Orada birdenbire topuklarımın
çevresinde dönerek elimi göğsüme sokacağım ve eşek derisine pastel boyayla
yazılmış raporumu kınından sıyıracağım. Bu rapor değil, bu bildiğiniz
kelimelerle yazılmış bir araştırma değil. Yaşayan, nefes alan, ıstırap çeken,
haykıran bir belge bu. Bu belgeyi okumayaca Olric? Anlamak istemiyorum efendimiz. Hayır anlamalısın. Nasıl anlamazsın Olric?
Bizim dışımızda belge falan yok Olric. Bu belge biziz Olric. Ben, Turgut Özben,
elle tutulur tek belgeyim ben. Yüzüme baktıkça okumalısınız beni. Aranızda
durmadan dolaşacak elden ele gezecek canlı bir delil. Kendimi çerçevelere sokup
gazetelerde ilan edeceğim. Duvarlara yapıştıracağım Turgut Özben'i. Cumartesi
günleri öğle tatilinden sonra bayrak direklerine çekeceğim. Zarflara koyup
mektup diye göndereceğim. Beni açmaya korkacaksınız. Canım insan, sana çoktandır
yazmak istiyorum. İşlerim yüzünden bir türlü fırsat bulamadım. Sen de uzun
süredir yazmıyordun. Merak ediyordum. Gene dayanamadım. Ben yazıyorum."
"Taşı delen suyun kuvveti değil, sürekliliğidir." derler ya hani, işte sağdan soldan çıkan ve sürekli tekrarlayan "Albayım"lar, "Olric"ler, "Efendimiz"ler yüzünden benim de Atay'ın okuma hevesi taşım delindi. İşte bu yüzden çoğu kişi gibi "Tutunamayanlar" ile başlamak yerine farklı bir yol tercih etmek istedim ve bu tiyatro eserini aldım. Buyursunlar, inceleme gelsin:
Tanzimat Fermanı'nın imzalanmasından sonra değişen toplumsal ve politik değerlerin Türk aydınlarını nasıl bir buhrana sürüklediğini anlatan yer yer güldürüp, yer yer de(özellikle de son sayfalarda) insanın boğazına taşı koyan bir eser. Karakterleri şöyle kısaca gösterelim.
Coşkun Ermiş - Emekli Tarih Öğretmeni Cemile - Karısı
Ümit - Coşkun'un oğlu
Saffet Söylemezoğlu - Tiyatro Oyuncusu
Servet Duygulu - Tiyatro Sahibi ve Oyuncusu
Emel Sevinir - Tiyatro Oyuncusu
Saadet Nine - Cemile'nin Annesi
Cemal Süreya, Edip Cansever için "Fazla şiirden öldü." diyecek kadar nasıl doluysa Cansever şiirle, Coşkun ve bir o kadar da etrafındakiler oyunla doludur. Bir kundurası gerçeklikte, öteki oyunda olan, ama kendilerinin nerede olduğunu belli olmayan insanların hikâyesidir bu kitap.
Velev ki olur da kitabı beğenmezseniz bile, Atay'ın mezarlıklarla ilgili muazzam tespiti bile yeterlidir kimilerine göre. Tabiki de söylemeyeceğim, alınız okuyunuz!
youtube.com/watch?v=qYEooPe...
Caddeyi koşar adım geçiyorum, zaten arabalar da bir türlü yol vermek bilmedi, üstelik de yaya geçidinde beklediğim halde geçiş önceliği tanımadılar. Önceliğin benim olması gerekiyor, yaya geçidi orası... Sinirleniyorum. Her gün defalarca aynı krizi yaşayıp yine de söyleniyorum, boş veremiyorum. Küstah