"Senin için geldim, Khloe."
"Biliyorum, Daphnis."
"O zavallı kuşları da senin için öldürdüm."
"Eyvah, ne olacak şimdi sana?"
"Beni hep hatırla diye."
"Nympha'ların önünde ant içtim ya seni unutmayacağıma. Mağaraya girmiştim hani. Kar eriyince yine gideriz mağaraya."
"O kadar çok kar var ki, Khloe, onlar erimeden ben eriyip gideceğim diye korkuyorum."
"Keyfini kaçırma Daphnis, güneş sıcaktır, eritir onları."
"Şu yüreğimde yanan ateş kadar sıcak olsa keşke, Khloe."
"Kandırıyorsun beni ve benimle alay ediyorsun." "Ah, hayır, üstüne yemin ettirdiğin keçiler adına ant içerim ki, hayır . . . "
Nerede ve nasıl olursa olsun, herhangi bir vakada, vaziyet ne kadar kötü görünüyor olsa da akıldan daha büyük bir aklın olduğunu unutmamak gerekir. Bela veya zahmet zannetiklerin, yalnız zandan ibarettir. Bazen bir hayıra varan yol, kırk şerden geçer. Aklına teslim olma.
Bu gönderiyi alıntılama sebebim.... çok komiksinizzz laaaaa gerçekten....
al sana kaynak
Günümüzde İslam dininin ilk olarak Türklere ne şekilde ve hangi şartlarda geldiği pek bilinmez, bilinmesi de istenmez. Ancak, bu topraklarda yaşayan bir çoğumuzun bilmediği, ya da bilmek istemediği bu tarih, aslında ders diye anlatılan o taraflı tarihi
Türkler için "sıradan" olan şey herhangi bir dine geçmektir. İslamlaşmanın bu bapta olağan dışı bir tarihselliği bulunmaz, sadece sonuçları diğerlerinden çok farklı olduğu için şu anda böyle bir çalışmada konuyu tartışıyoruz.