"Eski bir geleneğe göre Cengiz Han'a en yakın olanlar öldükleri zaman Altay Dağı'na gömülürler. Ne kadar uzakta ölürlerse ölsünler, isterse yüz günlük mesafede olsunlar, büyük bir törenle Altay Dağı'na cenazeleri götürülür ve burada gömülür. Bir Han ölürse, cenazesi törenle gömülmek için Altay Dağı'na götürülürken, yolda karşılarına çıkan kim olursa onu hemen kılıçtan geçiriyorlar. Bir söylentiye göre, Möngke Kaan'ın cenazesi Altay Dağı'na götürülürken, mezar yerine varıncaya kadar yolda tahminen yirmi bin kişinin kafası uçurulmuştur.."
Sayfa 57 - Kronik KitapKitabı okuyor
Ah hadi söyle bana,ölünce içimdeki şarkılara ne olacak benim? Onca şarkı, onca melodi,onca ritim? Diyelim ki yarın öldüm ben,şarkılar da ölür mü benimle? Yapma doktor,bir şarkı hiç ölür mü? Hele altı yüz on üç şarkı birden,sırf ben öldüm diye,hep birlikte nasıl ölsünler kuzum? Çok saçma.
Reklam
...mezarım olacağını biliyordum ben.
Dışarıda bakımevi diyorlardı oraya, ama mezarım olacağını biliyordum ben. Hayattan umudunu kesmiş insanların sığındığı, kıyıda köşede kalmış barınaklardan biriydi. Kaçıklar çoğunluktaydı. Yapayalnız ölsünler, kazananların başına bela olmasınlar diye aileleri tarafından bırakılan yaşlılar da vardı.
Sayfa 7 - JaguarKitabı okudu
gençlik ve olgunluk çağlarında yaşamlarını palavra üzerine kuran bu insanlar şimdi yaşlılıklarında kendi başlarının çaresine baksın, diledikleri köşelerinde kendi başlarına ölsünler. çocukluğumuz üzerine kabus gibi çöreklenenler, bilinçli yıllarımızı elimizden alamayacaklar, kendi çaresizlikleri sıkıntıları -bize kendi mutluluklarımızı çok görerek- tepemize atamayacaklar ben kimseye acımıyorum
"Varsınlar öylesi insanlar ölsünler." diye söylendi Salih. "Ölsünler... böyle yeryüzüne gökyüzüne düşman, cehennemde yaşayacaklarına ölsünler."
Sayfa 9 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Dışarıda bakımevi diyorlardı oraya, ama mezarım olacağını biliyordum ben. Hayattan umudunu kesmiş insanların sığındığı, kıyıda köşede kalmış barınaklardan biriydi. Kaçıklar çoğunluktaydı. Yapayalnız ölsünler, kazananların başına bela olmasınlar diye aileleri tarafından bırakılan yaşlılar da vardı.
Reklam
Ölsünler... Böyle yeryüzüne gökyüzüne düşman, cehennemde yaşayacaklarına, ölsünler.
Fâtır Sûresi 36, 37, 38. Âyetler
36. İnkâr edenlere gelince, cehennem ateşi de onlarındır. Ne ölmelerine hükmedilir ki ölsünler ne de cehennem azabından kendileri için bir hafifletme yapılır. İşte inkârcılığa saplanıp kalmış herkesi böyle cezalandırırız. 37. Ve onlar orada, "Rabbimiz! Bizi çıkar da yapmış olduklarımızdan tamamen başka, rızâna uygun işler yapalım" diye feryat ederler. Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Üstelik size uyarıcı da gelmişti. Şimdi tadın bakalım! Zalimlerin hiçbir yardımcısı da yoktur! 38. Kuşkusuz Allah göklerin ve yerin sırlarını bilmek- tedir ve O, kalplerin gizlediklerini de çok iyi bilir.
Sayfa 437Kitabı okudu
Fâtır
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَۚ لَا يُقْضٰى عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا وَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ مِنْ عَذَابِهَاۜ كَذٰلِكَ نَجْز۪ي كُلَّ كَفُورٍۚ İnkar edenler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cezalandırırız.
Sayfa 437Kitabı okudu
İnancını iyi seçeceksin...
Hayatta kalamıyorlarsa bırak ölsünler.
Sayfa 387 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Garipler, bir kez değil, üst üste ölüyorlar ki, iyicene ölsünler; yaşarken yalınkat, ölürken katmerli...
"Yolun büyüğü, küçüğü yoktur. Bizim yürüyüşümüz ve adımlarımız vardır. Fatih, yirmi bir yaşında İstanbul’u fethetmiş. Descartes da yirmi dört yaşında felsefesini yapar. İstanbul bir kere fethedilir. Usul Üzerine Konuşma da bir kere yazılır. Fakat dünyada milyonlarca yirmi bir, yirmi dört yaşında insan vardır. Fatih veya Descartes değillerdir diye, ölsünler mi? Kesif yaşasınlar yeter. Yani büyük yollar dediğiniz şeyin büyüklüğü bizim içimizdedir. "
Sayfa 133 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Zafer kazanılan faydacılık “bırakınız ölsünler” demenin sadece bir başka yoludur.
“Doğu Türkistan’a yolladığı bir lokma suyun içine zehir atan, Afrika’da bebekleri, çocukları bir lokma suya muhtaç eden bu küresel eller bize doz doz sözde altın değerinde sıvı gönderiyor. Neden? Senin mutluluğun, sağlığın, refahın için öyle mi? İsrail Filistin’e doz doz iğne heba ediyor inanabiliyor musunuz? Daha sağlıklı ölsünler diye mi?”
Sayfa 24
"İnsanlık namına bir insan olmak için,inandığın bir şey için gitmek mi istiyorsun? O zaman seni engellemem. Ama canavarlar arasında bir canavar,köleler arasında bir köle olmak içinse karşı çıkarım. Kendi fikri için insan fedakarlık yapar,ama başkalarının çılgınlığı için değil. Buna inanalar vatanları için ölsünler..."
Sayfa 49 - VenedikKitabı okudu
1.475 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.