Yazar Cumhuriyet tarihinde geçmişten günümüze Türkiye-ABD ilişkilerini uzak bir bakış açısıyla ele alıyor. Tarih sırasına göre değil kendi yorumlamasına göre yazılmış ve daha çok deneme türünde bir kitap olduğu söylenebilir. Yazar neden böyle bir anlatım tarzı benimsemiş anlamak zor oysaki tarih sırasına göre olayları daha yakın pencereden
12 Temmuz 1947 de Turuman Doktirinin imzalanmasıyla ABD nin gizli planı deşife edildi.
Bu planı 1956 yılında Rockefller'ın ABD Başkanı Eisenhower'e yazdığı gizli plandan anlıyoruz.
Bu plana göre önce bir ülkeye sızılacaksa o ülkeye karşı bir tehlike yaratılır ve o ülkeyi kendinize çekmeniz için çeşitli (askeri, ekonomik, siyasi) yardımlar vâd edilir. Ve o ülke bu oltaya takılır. Bundan sornası artık kolaydır, çünki balık oltaya takılmış ve istediğiniz gibi onu oynatabilirsiniz. Bu aşamadan sorna ülkeye "yardım" adı altında sızıp kendi çıkarlarınıza göre oltadaki ülkeyi oynatırsınız. Ve bununla da kalmaz devlete sızıp kendi çıkarlarınıza uygun Cumhurbaşkanı, başbakan gibi kişileri kendiniz seçersiniz.
İşte Rockefller in yani ABD'nin "Yeni Dünya düzeni"olarak tanımladığı politikasının ana amaç ve hedefi buydu.
İstikarırı bozup, sornadan o istikrarı kendisi düzeltecekmiş gibi ortaya birden çıkıp daha da istikrarsızlaştırmıştır, istikrarsız ülkeler ABD nin çıkarı için hayatidir. Çünkü istikrarın olduğu yerde ulus bilinçi ve gelişme yükselir, dolayısıyla orada ABD nin hakimiyeti yok olur ve çıkarlar tehlikeye girer. Bu yüzden ABD istikrar dağıtma maskesi altında az gelişmiş ülkeleri kendi çıkar kölesi statüsüne getirmiştir.
Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur.Bu noktada dışişleri bakanlığı ile aynı fikirdeyim,genişletilmiş iktisadi yardım,-örneğin Türkiye'ye-bazı hallerde düşünülenin tersi sonuçlar verebilir.Yani bağımsızlık eğilimini artırıp,mevcut askeri paktları zayıflatabilir.Bu tip ülkelere -Türkiye gibi-doğrudan doğruya iktisadi yardım da yapılabilir,ama bu bize uygun ve bağlı hükümetleri iktidarda tutacak ve bize düşman muhalifler zararsız bırakacak biçim ve miktarda olmalıdır.
nelson.a.rockefellerin başkan einshowera yazdığı mektupları,1956(baş harfleri bilinçli olarak küçük yazdim)
1956 yılında, ABD'nin o günkü başkanı Eisenhower'a, Nelson A. Rockefeller bir mektup yazar. Bu mektubu değerlendirmeye geçmeden önce, ABD'de iktidar kavgalarının çokuluslu şirketler arasında yürütüldüğü ve bu şirketlerin ABD Dış siyasasının saptanmasında büyük ölçüde etkili oldukları gerçeğini unutmayalım. Her parti ve başkanla birlikte, güçlü gruplardan biri yönetime etkili olur. Eisenhower'la birlikte, ABD başkanlık katında Rockefeller Grubu etkili olmuştur. Daha önce (Truman döneminde), Morgan firmasında olan nöbet, Eisenhower'la Rockefeller Grubuna geçmiştir. Ocak 1956 tarihli bu mektup, dünyayı sömüren şirketlerin, ABD siyasasına ne ölçüde etkili olduklarını, devlet başkanlarını etkiledikleri ve ABD siyasasının şirketlerce -ve elbet o şirketlerin çıkarları ile genel çıkar dengesi gözetilerek- saptandığını kanıtlamaktadır. Rockefeller bunu şöyle vurguluyor: "Standart Oil Tröstü için iyi olan ABD için de iyidir.Çünkü, evrensel şirketin çıkarı, ulusal çıkarla eşdeğerdir!
Bağımsızlık uğruna mücadele vermiş ve bağımsızlığını kazanmış bir ulusun uyuyan torunlarına, nasıl bağımlı hale getirildiğimizi anlatan, yer yer tekrara düşsede, okunması gereken bir eser...
"Lozan Görüşmeleri sırasında Lord Curzon'ın İsmet Paşa'ya söylediği şu sözleri hatırlıyoruz:"Ne istersek reddediyorsunuz. Bunları şimdi cebimize atıyoruz ama siz savaştan çıkmış yoksul bir ülkesiniz. Kalkınmanız için paraya ihtiyacınız olacak. İleride bunun için bize geldiğinizde tekrar isteklerimizi önünüze koyacağız ve alacağız.""
"Sayın Başkan;
Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur. Örneğin Türkiye..."
Nelson Rockefeller 1956
Amerika iç ve diş siyasasını çokuluslu şirketlerin çikarlarına göre düzenlendiği.
emperyalizmin sömürü ilkelerinin de bu şirketlerce saptandiği. Rockefellerin Başkan Eisenhower'a yazdiği 1956 tarihli bir mektup ve daha başka belgelerle değerlendirilmekte ve Rockefellerin bu mektubunda Türkiye'nin Oltaya YAKALANMIŞ BALIK olduğu, bu nedenle
de yeme gereksinimi bulunmadığı açıklanmaktadir.
..."Biz Askeri Paktlarımızı kurmaya ve sağlamlaştrmayı hedef alan tedbirlere devam etmeliyiz. Büyük ölçüde politik ve askeri nüfuz garantileyecek genişlikte ekonomik yayılma planını Asya, Afrika ve diğer az gelişmiş bölgelerde uygulamak zorundayız...- Yardım -birinci gruba, bizimle dost olan ve bize uzun süreli askeri paktlarla bağlanmış
Türkiyenin oltaya yakalanmış balık olduğunu bu nedenle de yeme gereksinimi bulunmadığını açıklamaktadır.''Rockefeller'in başkan Eisenhawer' yazdığı mektup (1956)
''Büyük ölçüde politik ve askeri nüfuzu garantileyecek genişlikte bir ekonomik yayılma planını Asya, Afrika ve diğer azgelişmiş bölgelerde uygulamak zorundayız. Bu ülkelere yapılacak yardımlar ve açılacak krediler, öncelikle askeri nitelikte olmalıdır. OLTAYA YAKALANMIŞ BALIĞIN YEME İHTİYACI YOKTUR. Bu noktada dışişleri bakanlığı ile aynı fikirdeyim. GENİŞLETİLMİŞ EKONOMİK YARDIM, örneğin Türkiye'de, bazı hallerde, düşünülenin tersine sonuçlar verebilir. Yani BAĞIMSIZLIK EĞİLİMİNİ artırıp, mevcut askeri paktları zayıflatabilir. Bu tip ülkelere -Türkiye gibi- doğrudan doğruya ekonomik yardım yapılabilir, ama BİZE UYGUN HÜKÜMETLERİ İKTİDARDA TUTACAK ve BİZE DÜŞMAN MUHALİFLERİ ETKİSİZ BIRAKACAK biçim ve miktarda olmalıdır.''
Nelson A. Rockefeller tarafından ABD başkanı Eisenhower'a gönderilen mektup, 1956