Hermann Hesse’nin :”Yazmakta olduğu bütün kitapları alın ,ileride yazacaklarını da .”dediği o muhteşem kitap. Taşra bir semtte eviyle,bahçesiyle bakkalıyla ,komşularıyla bütünleşen yetmiş beş yaşındaki kadının eşini kaybetmesiyle birlikte yoksul ama mutlu yaşadığı taşrayı terk edip Budapeşte’de bir apartman dairesine taşınmasını,burada giderek içine kapanmasını ,huzursuzluğunu ,kızı için yapmak istediklerini ama yaşadıklarını ölen eşine özlemine şahit oluyorsunuz.”Her şey yok olmuştu,yoksul yaşarken mutluluğu bulmak kolay;şimdi hiçbir şey aynı mutlusu vermiyor .Kitabın sonlarına doğru ruhsal betimler o kadar etkileyici ki kitap bitikten sonra anne babanızı aramak hal hatır sormak ,bir şeye ihtiyaçları var mı tedirginliğini yaşıyorsunuz.
Son sayfada ise İza’nın sessiz çığlığını duyuyorsunuz
Anne! Baba!
Ama ölüler konuşmaz ki!