Unutma öldürmekten daha kuvvetlidir ölebilmek
Ölülerimiz... Sesleri dünyamız kadar bilge. Birazdan kalkacaklarmış gibi uzanıp bir sipere koyulaşan.. Ölülerimiz... Bakışları uçmaya hazırlanan bir kartal kadar çevik, vurgunum gizleyemem. *****
Sayfa 136 - Everest YayınlarıKitabı okudu
"Biz Yunanlılar artık külden başka bir şey değiliz. Ümitlerimiz de ölülerimiz gibi toprak altında.”
Reklam
"Ölülerimiz, yaşayan bir parçamızdır biz yaşadıkça... "
“Ölülerimiz için dilekte bulunuyorum efendim,” diye cevap verdi Sevgi, terbiyeli bir sesle. Siyahlı kadın, gözlerini boşluğa dikti: “Onlar için dilekte bulunmaya lüzum yok; bizim hayal edemeyeceğimiz kadar iyi bir hayatın içinde onlar.”
Palladas, bir dilbilgisi uzmanı şöyle yazabiliyordu: "Biz Yunanlılar artık külden başka bir şey değiliz. Ümitlerimiz de ölülerimiz gibi toprak altında." O zamanki bütün zekalar için de doğrudur bu.
Sayfa 110 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Ne istiyorsunuz Hâkim Bey fanilerin arasından geçen bir faniden? Celladın kurbanlarından madalyalarını methetmesini talep ettiği bir memlekette! Şimdi haykırma zamanım geldi Sesimden kelimenin maskesini düşürme zamanı: Burası bir hücredir, mahkeme değil Ve ben hem tanığım hem hâkim. Siz ise sanıklar heyeti Öyleyse terk edin kürsüyü gidin:Özgürsünüz özgürsünüz Ey mahkûm olan hâkim Pilotlarınız döndüler sağ salim Ve ilk dilimde kırıldı gök -Bu benim şahsi meselem- Geri dönsün diye ölülerimiz bize sağ salim!
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
“Ümitlerimiz de ölülerimiz gibi toprak altında.”
Sayfa 147 - Pdf | Metis Yayınları | Palladas ~ bir dil bilgisi uzmanı ~ |
Darbe olmuş. Cuntacılar ibret-i alem için adam asma telaşındalar. Kurbanlardan biri de Veysel Güney. On bir gün arayla yapılan iki duruşmadan sonra idamına karar veriliyor Veysel'in ve 10 Haziran 1981'de asılıyor. ldam gecesini, dönemin Gaziantep Cumhuriyet savcısı anlatıyor: " ... dedim 'Veysel, son bir arzun var mı? Adettendir, son arzun nedir?' 'Babama mektup yazacağım' dedi. Kağıt kalem verdik. Yazdı mektubunu. Hiç kimseyi tanımıyordu orada ve ipe götürülen bir adamdı. Avukatı yoktu, yakını yoktu, hiç kimsesi yoktu . . . " Veysel'in mezarı da yok şimdi. Asmakla kalmamışlar, ölüsünü de vermiyorlar. " ... Karga ağzında bir karga ölüsüyle geldi uzaktan ve orada bir yere kondu. Toprağı eşeledi ve ağzındaki ölüyü, açtı ğı çukura koydu. Sonra eşelediği çukurun üzerini yine toprakla örttü. Bunları gören Kabil'in içi yandı, bir karga kadar olamadığı ve kardeşinin ölüsünü açıkta bıraktığı için pişman oldu. Ah! etti ... " Ey cellatlar, ey güvercin kasapları, ölüm tacirleri... İnsan daha konuşmadan, öğrenmeden, bilmeden "mezar kazıyordu" ölüsü için. Ne Berfo ananın oğlunun ölüsünü verdiniz, ne de Veysel'in mezarını .. . Ölülerimiz nerede?
Yenilgiyle sonuçlansa da kazanmak!
Diyelim ki Hamas'ın İsrail'e karşı direnişi, sonucun yenilgi olduğunu bile bile kendisini ölüme atmaktan farklı bir tercih değil. Diyelim ki İsrail'i alt etmek ABD'yi alt etmekle mümkündür; ABD'yi alt etmekse mümkün değildir. Bu tarz pozitivist değerlendirmelerle "yenilmeyi "kaybetmek" sayanlar, "direnmektense, dilenmeli" diyor. Oysa "yenilmek"le "kaybetmek" arasındaki fark en az Uhud dağı kadardır. Uhud savaşında geri çekilen İslam ordusuna hitaben Ebû Süfyan şöyle demişti: "Neredesiniz? Gün Bedr'in intikamı günüdür. Bugün galibiyet nöbeti bizde." Hz. Ömer (r.a)'ın buna mukabelesi şöyle oldu: "Bizim ölülerimiz cennette, sizinkilerse cehennemde..." Yani yensek de kazanan biziz, yenilsek de!..
Sayfa 275Kitabı okudu
Ey cellatlar, ey güvercin kasapları, ölüm tacirleri... İnsan daha konuşmadan, öğrenmeden, bilmeden "mezar kazıyordu" ölüsü için. Ne Berfo ananın oğlunun ölüsünü verdiniz, ne de Veysel'in mezarını... Ölülerimiz nerede? Bir karga bile değilsiniz. Kabil'in kargayı görüp de utanan kalbi yok sizlerde, anladık. Ama, yorulmadınız mı, ağzınızda cesetlerle yıllar yılı tepemizde akbaba gibi dolaşmaktan? Bir karga gibi yapın hiç olmazsa. İnin yere ve bırakın ölülerimizi. Kalplerimiz onlara mezar yeridir.
115 - 116.sayfaKitabı okudu
Reklam
Ümitlerimiz de ölülerimiz gibi toprak altında.
Sayfa 124Kitabı okudu
“Ölülerimiz bize nasıl bir iyilik ettiklerini bilmiyorlar. Artık varolmadıkları gerçeği çift taraflı bir fayda sağlıyor geride kalanlara. Hem artık yaşamın içinde olmadıkları için onlara; hem de yaşantımızın içinde olmayacakları için kendimize acıyoruz.”
Bir sonsuz yalnızlık içinde Üşür ölülerimiz mezarlarında Sevgiyle anılmamaktan.
Ey cellatlar, ey güvercin kasapları, ölüm tacirleri... İnsan daha konuşmadan, öğrenmeden, bilmeden "mezar kazıyordu" ölüsü için. Ne Berfo ananın oğlunun ölüsünü verdiniz, ne de Veysel'in mezarını... Ölülerimiz nerede?
Sayfa 115Kitabı okudu