Ölüm
Ölüm, aklın en büyük yenilgisidir, akıl ölümü -ölümü nasıl bir şey olarak "bildiğimizi" değil- "düşünemediği" için, ölüm düşüncesi terim bağlamında bir çelişkidir ve çelişki olarak kalmaya zorunludur.
Ne doğumum nede ölümüm bana "benim" deneyimlerim gibi görünebilir. Kendimi yalnızca "önceden doğmuş" ve "bugün de yaşıyor" olarak kavrayabilirim.
Akşam ülkelerindeki anneler kızlarına yaş günü hediyesi olarak silikonu hoş görebilir. Sabah ülkelerindeki analarsa kızlarının çeyizine beyaz kefeni yakıştırırlar. Silikon nefse düşkünlüğü, beşerliği; çeyizdeki beyaz kefen ölümü, bilgeliği yansıtır. Silikon cazibeli bir altın, beyaz kefen dünyayla ahret arasında şeffaf bir cam. Güneş batarken mi yeryüzü altın rengine boyanır, doğarken mi? Derililer neden kızıldırlar? Yüzsüzler neden beyaz? Yaz(g)nın nedeni var mıdır acaba? Ya şiirin? Peki soru’’nun? Zygmunt Bauman’a göre ‘’Ölüm aklın en büyük yenilgisidir.’’ Peki, ya silikon neyin yenilgisi? Ölüm dedik, akıl kılıcını attı. Silikon dedik, akıl; kılıcını göğsümüze sapladı. Modern zaman, beşerlerin göstermelik şişirme isyanlarına kılıcını saplıyor ve onların göğüslerinin kabarmasını sağlıyor. Göğüsler kabardıkça sükûtun yerini kargaşa, gürültü, patırtı, kavga alıyor.
Ölüm
Ölüm, insan aklının sınırlarını zorlayan bir olgudur. “Aklın ölüm problemine herhangi bir cevabı yoktur.” Akıl, seçenekleri değerlendirmek durumunda olduğumuzda bize kılavuzluk yapabilir, fakat ölüm gerçeği bize seçim yapma şansı vermemektedir. Bu sebeple ölüme ilişkin kavrayış “aklın en büyük yenilgisidir.” Yani zihinsel olarak ölümü anlamak mümkün değildir.
Ölüm, aklın en büyük yenilgisidir, çünkü aklın mantığının ve aklın gözü pekliğine ve kendine güvenine destek veren -hatta bunları besleyen- boşluğun temelinde yatan saçmalığı dışa vurur.
Sayfa 30Kitabı okudu
Ölüm, aklın en büyük yenilgisidir.
Sayfa 25Kitabı okudu
ölüm,aklın en büyük yenilğisidir.
Sayfa 63Kitabı okudu
"Ölüm, aklın en büyük yenilgisidir." 
Şey ve Tan 
Mehmet Sabri Genç
Edirne Cezaevi..
En ciddi siyasi analizlerimden birini yazıyorum, yazının başlığı hafif gelmesin sakın. Başlık, okunduğu kadar hafif değil; aşk hiç değil.
Bu yazımda Ömer Faruk’un "Aşk ve Ereksiyon Aşk’ı" kitabından alıntılar yaptığımı belirtmeliyim. Emeğe olan saygımın ötesinde, kitabın girişinde izinsiz ya da kaynak göstermeden alıntı yapanlar için
