Doğal afetler insanlık tarihinin vazgeçilmezi, korkularının ve büyük acılarının kaynağı olagelmiş ve varlığını devam ettirmeye de devam ediyor. İnsanlık tarihinden de eski olan doğa olayları kuvvetle muhtemelen dünyanın sonuna kadar devam edecek ve hatta Dünya’nın sonunu da getirecek.
Doğa olayları yeryüzündeki tüm insanlığı etkisi altına alan, bir coğrafi bölge ile sınırlı kalmayan, son pandemide de görüldüğü gibi insanlığın ortak noktası.
Bu kitap da Orta Çağ’da Avrupa’yı etkisine alan doğal afetleri ve sebep olduğu sonuçları ele alıyor. Kitapta 14.yüzyıla girerkenki doğal afetler ile başlayarak bu yüzyılda meydana gelen olayları anlatıyor. Bu olaylar içerisinde; depremler, seller, volkanik patlamalar, kıtlıklar, iklimsel olaylar, hayvansal hastalıklar vs. gibi olaylar ele alınmış. Anlatılan konular dönemin kaynaklarından alıntı yapılarak, istatistiksel grafikler ve tablolar kullanılarak ve konuyu yansıtan görseller ile birlikte desteklenerek içerik zenginleştirilmiş.
Kitabı çok büyük bir ilgi ile okudum ve bilmediğim çok şey öğrendim. Misal İngiliz Terlemesi diye bir salgın hastalığın olduğunu, zamanında Ortadoğu’dan Avrupa’ya kadar havayı toz bulutlarının kapladığını ve bu durumum yaklaşık 18 sürdüğünü vs. gibi konuları ilk defa duydum.
Yazarın daha önce “Kara Ölüm” kitabını okumuş ve beğenmiştim. Bu kitabı da çok güzeldi.
Tanrı'nın ÖfkesiTolgahan Karaimamoğlu · Kronik Kitap · 202317 okunma
#zamanyolculuğununpsikolojisi #thepsychologyoftimetravel #katemascarenhas
1967 yılında 4 bilim kadını (barbara,margaret, lucille ve grace) zamanda yolculuğu gerçekleştiren cihazı oluşturuyorlar ve birkaç kere zamanda yolculuk yapıyorlar ancak Barbara bu yolculuklardan beyin işlevlerini bozacak kadar etkileniyor ve psikiyatri hastanesine kaldırılıyor.
2017 yılında Barbara ve torunu Ruby, kendilerine yollanan kağıttan tavşan üzerinde ölüm uyarısını buluyorlar. 2018 yılında ölecek bir kadın söz konusudur. Barbara tavşanın Margaretten geldiğini düşünüp bir kez daha zaman yolculuğu yapmaya karar veriyor. Konusu özgün ve güzeldi. Sonundaki anketlere de bayıldım.
Özgün ve güzel bir konusu vardı ama çeviri çok kötüydü. Zannediyorum ki google çeviri ile çevrilmiş ve editlenmemiş son okuması da yapılmamış. Bir okur olarak bile anlam kaymalarını fark ediyorsam editör de fark edip çevirmen değişikliğine gitmeliydi. Ayrıca belli ki ingilizce bazı sözcükler ilk anlamıyla çevrilmiş cümlede eğreti duruyor. #teslimegökgöl bir şöyle cümlelerini okuyup "ben burda ne yazdım?" dememiş belli. Sırf konusu meraklandırıcı olduğu için epub'dan okumaya devam ettim yayınevini temsil eden sosyal medya uzmanı zaten kendi paramla aldığım kitap hakkında hikayede yazdıklarımı kaldırmam için bana ulaştı. Bu şekil müdaheleleri asla tasvip etmiyorum.
Herkese merhaba, yazarin kalemi ile #nisanyagmuru kitabıyla tanışmış ve çok sevmiştim. Hemen #eylulruzgari kitabı ile devam ettim. Bu sefer işin içinde birde cinayet olunca olaylar daha bir heyecanlıydı. Polisiyenin askla harmanlanmış halini elimden birakamadan bitirdim.
Rüzgâr başarılı ve hirsli bir gençtir. Geldiği yere kolay gelmemiştir.Çok
incelememde konudan ara sıra kopabilirim, arada belki bolca kızabilirim yazara. Ama sırayla gitmeye çalısacağım.
Öncelikle bu seride bolca savaş ve olay odaklı olacağını bilerek okumanız gerekiyor. olaylar efsaneler kitabın temposunun hiç düşmememsini sağlıyor.
İkinci kitabın sonunda Nezha'nın Rin'e yaptığı ihanetten sonra Kitay ile
Bu kitap mutsuz son olduğu bile bile okudum. Kitap aşırı derecede güzeldi. Ölümleri biraz değişikti ama kitab harikaydı. En değişik bulduğum ölüm Akil'in ölümü... Ağladım, Oğuz'un ölümünde ağladım. Oğuz için çok üzüldüm çok güzel bir karakterdi. Keşke ölmeseydin Oğuz...
Beni en çok ağlatan cümleler :
Uyan hadi! Geldiler! Bizim için!
Size kalbimi kıran, beni çok duygulandıran ama çok sevdiğim bir kitabın yorumuyla geldim. Erkek karakterimiz Rune daha küçükken ailesi Amerika'ya taşınır ve kızımız Poppy'yle komşu olurlar. Poppy Rune'un huysuz tavrına rağmen onunla arkadaş olmayı başarır. Böylece 5 yaşında başlayan sağlam bir arkadaşlık ortaya çıkar. İlerleyen
Ömer Hayyam, 18 Mayıs 1048'de Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun ilk başkenti olan Nişabur'da doğdu. Kendisi matematikçi, astronom, tarihçi, filozof ve şairdi. Ayrıca rubai türünün kurucusudur. Bu yüzdendir ki Ömer Hayyam tarafından yazılmamış ama ona izafe edilmiş ve onun rubaileri olduğu sanılan birçok rubai vardır. Kendisinin
'Sen geri döndün. Bizim gibisin.'
'Ben sizin gibi değilim. Şimdiye kadar farklı olduğunuzu anlamış olmalısın. Sence neden bu kadar güzelsiniz? Neden bu kadar açsınız? Etrafınızdakilerin iradesini nasıl kırabiliyorsunuz? Topraktan fışkıran ölüm çiçekleri gibisiniz. Bakması güzel hatta sarhoş edici; fakat çok yaklaştığında altında daha fazlası olduğu fark edilen türden bir şey. Doğadaki güzellik genellikle böyledir. Bir uyarı. Bir kamuflaj. Anlıyor musun?'
'Hayır.' Ama temel olarak ne demek istediğini anlamıştım. Kurtboğan çiçeği mor, uhrevi taç yapraklarında aniden öldürebilecek bir zehir gizliyordu. Zehirli ok kurbağaları mücevherler kadar güzeldi ancak derilerini kaplayan zehri b ir gramı binlerce insanı öldürebilirdi. Aşırı güzellik tehlike demek. Aşırı güzellik ölüm demekti.
Gece gece durduk yere böyle bir istek geldi
(eklemeler yaptım kısa oldu çünkü)
❀ben zeynep (𝑻𝒂𝒚𝒍𝒐𝒓’𝒔 𝑽𝒆𝒓𝒔𝒊𝒐𝒏)
❀ taylora bağımlıyım ha bu arada favori albümüm reputation ben daha çok bağıra bağıra şarkı söyleyen tıplerdenim
❀ Spotify ilacım
❀ tdknin içinden geçmem bilmediğim anlamına gelmiyor
❀ Harry potter serisini ne kadar sevsemde hala
Yeniden okudum, ilk okuduğumdan daha çok keyif aldım bu okumada. Beş yıl öğretmenlik yaptığım, Rıfat İlgaz 'ın romanlarında anlattığı sokaklarında gezdiğim, ağaçlarına tırmandığım, kızımı doğurduğum Cide 'nin benim için çok büyük önrmi var. O nedenle kitabın Cide ile ilgili son bölümünü buraya almak istedim.
CİDE KlYlLARlNDA
Kitabı az önce bitirdim, çok güzeldi. Aslında çok dalgalanmalı geçti, kitabın kapağı çok çocuksu (vasat) durduğundan beklentimi düşürmüştüm aslında (genelde bu tarz kapaklardan güzel kitap çıkmıyor, sözüm meclisten dışarı) Kitap ilk çok klişe başlamıştı, ana karakter fazla sinir bozucu bir tipti fakat daha sonrasında ilerleyiş, karakterlerle birlikte güzelleşti. Yazarında en son notlara yazdığından anladığım kadarıyla sonu bu şekilde planlamamıştı, plananandan daha güzel olduğu kesin ama :)
Kitapta Daniel nedense bana
Bin Öpücük kitabındaki erkek karakteri anımsattı. Tam kafayı rahatlatacak hafif güzel bir kitaptı...
Şahane Bir ÖlümSarah J. Schmitt · Martı Yayınları · 2020106 okunma
Kitabın adı yani Müşahedat, ‘gözlem’ demekmiş. Romanımızın başkahramanı da, mesleği gereği iyi bir gözlemci ve kitabımızın yazarı olan Ahmet Mithat Efendi. Romana gerçek hayattaki halini dahil etmiş yazarımız. Ahmet Mithat Efendi, Tercüman-ı Hakikat gazetesinin kurucusu ve yazarı aynı zamanda.
Kahramanımızın mesleği olan gazetecilik, mesai