Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
- Yine de ölmek istemiyorsunuz. - İstiyorum. - Neyi bekliyorsunuz? - Bilgi istiyorum. - Güvence mi istiyorsunuz? - Adına ne derseniz deyin. Tanrıyı duyularla kavramak, öyle amansızcasına anlaşılmaz bir şey mi? Neden yarım söz verişler ve görünmeyen mucizeler sisinde saklar kendini? Kendimize inancımız yokken, başka bir şeye nasıl inanç duyabiliriz? İnanmak isteyip de inanamayanlarımızın başına neler gelecek? Peki inanmak isteyen ama inanmaya gücü yetmeyenler ne olacak? Tanrıyı neden öldüremem içimde? Ona ilenirim, yüreğimden söküp atmak isterim de, neden böyle ağrılar içinde, böyle aşağılanarak yaşar durur? Neden, her şeye karşın, silkip atamadığım şaşırtıcı bir gerçektir o? İşitiyor musunuz beni? Bilgi istiyorum, inanç değil, varsayımlar değil, bilgi. Tanrı elini bana doğru uzatsın, kendini açığa vurup benimle konuşsun istiyorum. - Ama sesiz durur o. - Neden peki? Karanlıkta ona doğru haykırıyorum ama sanki hiç kimse yok orada. - Hiç kimse yoktur belki de. - Yaşamak iğrenç bir yılgınlıktır öyleyse. Kimse ölümün karşısında, her şeyin bir hiç olduğunu bilerek yaşayamaz. - İnsanların çoğu ölüm ya da yaşamın boşluğu üzerine kafa bile yormaz. - Ama bir gün yaşamın o son ânına varıp karanlığa doğru bakmak zorunda kalacaklar. - O gün geldiğinde... - Korku içindeyken, bir görüntü yaratırız, sonra da Tanrı deriz o görüntüye.
Sayfa 34
''Depomuzdaki yakıttır ölüm... Devam edebilmek için ihtiyacımız var... Hepimize lazım... Bana lazım, size lazım... Zamanı geldiğinde gitmezsek çevreyi kirletiriz...''
Sayfa 28
Reklam
Ölüm bizim için hiçtir. Çünkü biz varken ölüm gelmemiştir. Ölüm geldiğinde ise biz artık olmayız. Yaşamın yokluğu kötü değildir. Ölüm doğumumuzdan önceki hiçlikten daha ürkütücü değildir.
Tully Kate’e bir defter alır. Ona yapabildiği en iyi şeyi yapmasını söyleyerek yazmasını söyler. Böylece Kate acısıyla ve tatlısıyla hayatını yazmaya başlar ve çocuklarına da hatıralar bırakır. O kötü gün geldiğinde ise Tully ve Kate’i ölüm bile ayırmayı başaramaz.
Ölüm, azizlerle günahkârlar arasında ayrım yapmazdı. Sonları geldiğinde hepsi eşit olurdu.
Ormana gittim; çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. Hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum. Yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu fark etmemek için.
Reklam
Beklemek, bir şeyin yoluna ve haline girmesini beklemek, beklerken olacak olanın olması için gereken her türlü başka hale geçişlere, kalışlara tahammüle etmek ne zor şeydi. Başı da, ortayı da, sonu da bilip beklemek ne tahammülü güç şeydi. Tanrı'nın da yaptığı bu muydu? Baş, orta, son belli, helak kaçınılmaz, ancak önemli olan o zamanı geçirmek, o zamandan geçmek. Ve geldiğinde gelmemiş gibi, bilmemiş gibi, yaşamamış gibi gelmek, rüyayı görüp uyanmak ve "Neyse rüyaymış," demek ve aynı yerden uyumaya devam etmek. Yaşamaya da, ölmeye de yazık. Bu ölüm için yaşamaya, bu yaşamak için ölmeye yazık.
Naruto'dan :Unutulmaz Sözler Pain -Eğer birinin acısını paylaşmazsan, onu anlayamazsın. Ama sadece onları anladın diye, onlarla aynı fikirde de olamazsın Uchiha Itachi -Gerçekte nasıl insanlar olduğumuzu bilmiyoruz. Ölümden önceki o ana kadar. Ölüm seni almaya geldiğinde aslında ne olduğunu anlayacaksın. İşte ölüm budur değil mi?
"Ölüm yokluk değildir yeğenim." derdi. "Onlar gerçekte ölmediler. Sadece boyut değiştirdiler. Bizler de o yoldayız. Günü geldiğinde yeniden dirileceğiz. Yşanan her anın hesabını vereceğiz. Amellere göre cezalar verilecek. Yapılan işlere göre ödüller sunulacak."
Sayfa 128Kitabı okudu
... "Ve ölüm vaktim geldiğinde, aslında hiç yaşamamış olduğumu keşfetmemek için."
Reklam
(Sirius) "Snape'in burada ders verdiğini öğrendiğimden beri, Dumbledore'un onu niye işe aldığını merak ediyorum. Karanlık Sanatlar, Snape'i hep büyülemiştir, okulda da bununla ünlüydü. Pis, kılçık, yağlı saçlı bir çocuktu. Snape okula geldiğinde yedinci sınıftaki çocukların yarısından fazla lanet biliyordu ve girdiği Slytherin çetesinin hemen hemen bütün üyeleri sonunda Ölüm Yiyen oldu."
Sayfa 479Kitabı okudu
212 syf.
·
Puan vermedi
Kitap Victor Hugo nun "yanardağlar taşları, ihtilallerde insanları fırlatır" cümlesi ile başlıyor. Yazar İhtilal döneminde siyasi bir hareket ile uzaktan yakından ilgisi olmayan arkadaşının yaşadıklarını duyunca, 70 li yıllarda bu kitabı yazmaya karar veriyor.. Yazarın izlenimleri ve Kitabın kahramanının ağzından dinlediğimiz farklı bir tarzı olan bir kitap. Ben bu tarzı çok beğendiğimi söyleyebilirim. Zaman zaman yaza ile kahramanın sempatik atışmaları da tebessüm ettiriyor. Yaşanılan olaylar öyle üzüntü verici ki kitaptan etkilenmemek mümkün değil.. Kitap bize dönemin İsveç'i ve oradaki mülteciler hakkında da fikirler veriyor.. Bana göre kitabın en can alıcı noktası da kime üzüleceğinizi bilemiyor olmanız ve seçim yapmanız gereken bir yer geldiğinde kararsız kalmanız.
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
Bir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202123,7bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.