Yıldırım Bayezid'in ölüm haberi Timur'a, Akşehir'e bir konak mesafede iken ulaştı. "Timur, öldüğünü duyunca üzüldü ve tarifsiz bir keder gösterdi. Gözlerinden akan yaşlar yanaklarına döküldü. Üzüntülerini, duyduğu acıyı belirterek, dinimizin direkleri olan Osmanlı padişahlarının, küffar arasında harcadıkları bunca çabaya karşı devletlerini yıkmak fikrinden vazgeçmiştim. Özellikle cennet mekan Sultan Yıldırım Bayezid'ın aşağılık düşmanlara yılgınlık vermekte, küffarı tepelemekte, yok etmekte, yüce dinimizi yüceltme yolunda eylediği işleri, gösterdiği gayretleri gördüğümden beri, ona yardım etmek, onu güçlendirmek, mutlu kılmak, gönlünü almak her Müslüman'a düşen bir görev olduğu kadar, bu soyu korumanın da dindarlığın esası olduğunu anlamıştım. Düşüncem, Rum ülkesini bütünüyle ele geçirdikten sonra, durağı yüce padişahı tekrar tahtına oturtmak, gereken saygıyı eksiksiz yerine getirmekti. İslam serhaddının korunması, gaza ve cihat törelerinin yürütülmesi için, bu ulu Han'a yardım etmekle, kendim için iyi bir ad bırakmak, hayırla anılmak istiyordum." Üzüntüsünü bu sözlerle belirttikten sonra sultanın Akşehir'de Şeyh Mahmud-i Hayrani türbesine geçici olarak defnedilmesini buyurdu. Şehre girdiği zaman, Musa Çelebi'yi hüzünlü gönlünü alacak güzel sözlerle, iltifatlarla teselli eferek, taziyede bulunmuştu. Bu arada parlak bir kılıç ile değerli bir hilat vermiş, gönül alıcı bir kimse olduğunu göstermişti.