"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
...
Bir klasiği okumaya başlamadan önce siz ne yaparsınız, kendinizi nasıl hazırlarsınız, yazar ve eser hakkında nasıl bir altyapı oluşturursunuz ya da kitabın içine balıklama mı dalarsınız bilemiyorum. Ama ben, hem yazar hem de kitabı hakkında bulabildiğim makalelere, yazılara, incelemelere göz atmayı tercih ediyorum. Bu benim satır aralarını
1900'lü yılların başları. Andreas Egger'in zorlu yaşamı evlilik dışı bir çocuk olarak dünyaya gelmesi ile başlar. Küçük yaşta annesini kaybetmesi bundan sonraki hayatının daha da zor olacağının habercisi gibidir adeta. Bir çiftlikte zorba bir çiftçinin elinde çalışarak ve eziyet çekerek geçer çocukluğu. Öyle ki yaşadığı bir olay bacaklarından
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Hindistan, İngiltere'nin refahı için vazgeçilmez hale geldikçe milyonlarca Hindistanlı pekala önlenebilir kıtlıklarda, açlıktan can vermeye başlamıştı. İngiltere'nin acımasız ekonomi politikalarından ötürü İngiliz Sömürgeciliği Holocaust'u diye tabir edilebilecek olan bu durumun sonucu olarak 30 ila 35 milyon Hindistanlı açlıktan
Müslüm...
Hakan Günday...
Aynı cümlenin öznesi olabilirlermiş...
Müslüm’ün senaryosu Hakan Günday’ın kaleminden çıkmış.
Doğru seçim mi?
Kesinlikle evet çünkü Müslüm’ün hayatı yeraltı edebiyatını aratmayacak kadar karanlık, ürkütücü ve yaralayıcı...
Arabesk neden var anladım...
Arabesk müzik değil aslında, arabesk yaşanan acı...
Bir