Cennet, dünyada ekilen hayır ve iyilik tohumlarının sümbüllenerek ebedileştiği bir yerdir. Cennette korku, endişe, hastalık ve yorgunluk yoktur. Oradaki insan fiziksel ve psikolojik bütün problemlerden arınmıştır. Özlem ve hayallere ulaşmanın memleketidir orası. Mutluluğun hem sürekli hem de zirvede olduğu yerdir... İnsanın sıkışıp kalmadığı, itilip kakılmadığı, zahmet ve zorlukların onun yakasından tutmadığı bir yaşamdır cennet yaşamı... Cennete ermek demek, akılda ve bedende kesintisiz ve eksiksiz bir sağlığa ermek demektir. Hastalıkların ve üzüntülerin hepsinden ebediyen kurtuluş demektir. İhtiyarlığın yanına sokulamadığı bitimsiz bir gençlik demektir. Yanına ölümün asla yaklaşamadığı sonu gelmez bir hayat demektir. Cennetin bir mutluluk memleketi olması sebebiyle dünyadaki sıkıntılı, zor, sarsıcı hadiselerin hiçbiri orada yaşanmayacak; insanın nimetlerle arasındaki çalış-kazan, zorlanarak elde et sistemi de orada bulunmayacaktır. İlahi ikram ve nimetlerin sürekliliğinden emin olarak yaşamak... Ömrün ve mutluluğun kesintiye uğramayacağı gerçeğinden şüphe duymadan yaşamak... Ölmek veya yok olmak endişesini hiç ama hiç taşımadan yaşamak... Yaşamak diye işte buna denir:
"Ne mutlu bize ki, artık bir daha ölmeyeceğiz, değil mi? Önceki ölümümüzden başka ölüm yok; azap da görmeyeceğiz. Bu, gerçekten çok büyük bir kazançtır. Amel sahipleri böylesi bir kazanç için çalışmalıdır." (Saffat, 58-61)