_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
Kefalet akdi ise, asıl borçlunun ölümü ile sona ermez. Şu iki durumda son bulur. Borcun alacaklıya ödenmesi veya borçlunun borçtan ibra edilmesi. Kefil öldüğü zaman, borç onun terekesinden alınır. Şahsa kefil olmada ise akit, kefilin veya şahsı için kefil olunanın ölümü ile son bulur. Çünkü bu durumda artık şahsına kefil olunanı şart koşulan yerde hazır bulundurmak mümkün olmaz.
Doğurganlığı ve kimsesizliği
Mezarlarında çiçek açan inilti. Sonra şey...
İstemedik ki bunu biz
Hepsi hepsi bir tabut karanlığımızı süsledi
Vardı ki bir mahzun aklımız
Tabut
Çakarak kendini yıllarca üstümüze
Her şeyi bir hiçe döndürmeyi bildi.
Sonra bir yaşın en güzel orantısı; deniz ve kaygılanmak
Bir yüzün en doğru basılmış şekli: yalnızlık
Bir kadeh votka şöyle şöyle uzunlaşabiliyor
Yani eşyaların kadın olma saati
Bir cesaret bir yere gitmek için bir bilet almak .
Pisiz, ölü bir soğuğuz, yok içimiz
Çünkü dünya eski eski işgal etsin de bizi
Kalmasın içimizde
Yoğuz biz
Olmayalım! Her şey beyaz ve solgun yakışıyorsa kendine
Gözlerimizin başka renk görmeyen rengi
Gökanlam
I.
Hani nerde o yalancı kadınlar
Söyleşen kapı önlerinde – kalın erik kokusu
Bembeyaz örtülerde çürümüş karanlıklar
Sızıp da köşelerden ve yağmur sularından
Dökülen taşlıklara esmer, selçukî