Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.9
Okuduğum en farklı kitap oldu.
İlk defa dans vebasına şahit oldum da diyebilirim.
Eğlenmek bulaşıcıdır, sözünün ölümle sonuçlandığı bir kitap.
Sadece bir kitap değil, gerçek hayat.
Vaveyla incemesi
Bu kitapta, her şey bir ölümle başladı. Ölüm nefrete dönüştü, nefret beraberinde intikam dugusunu körükledi ve aynı hedefler uğruna alınan intikamdan doğan bir aşk.
Buna resmen kitabın özeti de diyebiliriz.
Vaveyla uzun zamandır okumak istediğim bir romandı; gizem, cinayet ve aksiyon sevenlerin okuması gereken bir kitap.
Konusuna ufak bir değinecek olursak; kitap Lavin'in tek ailesi, dostu, kardeşi ve Kartal Alaşan'ın biriciği, kardeşi olan Kardelen'in ölmesi ile başlıyor, daha doğrusu öldürülmesi. (Kitabı okurken, birçok kez keşke Kardelen'i diriltebilsem demiştim. O kadar tatlı biri ki anlatamam. Çok üzülmüştüm ölmesine.)
Bu iki genç, en değerli varlıklarını kaybedince, geriye kaybedecekleri bir şey kalmıyor. Bu sebeptendir ki, bu sır ölümün suçlusunu aramak için birlik oluyorlar. Cinayeti çözmek için bir dans okuluna gidip kendilerini kuzen olarak tanıtmaları ise bu cinayeti çözmek için atılan ilk adımdı ve son olmayacaktı. (Bence Kartal pişman olacak Lavin'i kuzeni olarak tanıttığı için çünkü şimdiden kıskanmaya başladı, kıskançlık sahnelerini okurken çok keyif alıyorum doğrusu.)
İkisi de birbirinden inatçı ve dominant karakter, bu cinayeti çözebilecek mi, intikamlarını alabilecek mi, peki bu intikam uğruna kimleri harcayacaklar?
Bir an önce 2. kitabı çıkmalı. Daha fazla anlatamayacağım, spoiler olur. Daha fazlası için kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Kötü
Kesinlikle tavsiye etmeyeceğim kitaplar listesine adını yazdırmıştır. Okurken gözlerim kanadı. Kitap baskıya girmeden önce hiç kimse “Biz bunu basıyoruz ama birileri okuyup kontrol etseydi iyi olurdu.” demedi mi?
Yıl 1518, Fransa
Halk yokluk ve sefalet içinde. Bebeğini yememek için nehre atan bir annenin aniden dans etmeye başlaması kurgusuyla başlıyor kitap ve bu inanılmaz bir dans salgınına dönüşüyor.
Bebekle olan kısmı kurgu olabilir fakat dans salgını kısmı tamamen yaşanmış bir olay. Yanlış duymadınız bir dans salgını yaşanmış. 1518 yılında insanlar anlaşılamayan bir şekilde dans etmeye başlamışlar. Aylarca sürmüş bu salgın. Sabah akşam demeden dans ediyorlar hatta kendilerini durduramadıkları için ölümle sonuçlananlar bile olmuş.Neden olduğunu bir şekilde bulamamışlar ve günümüz bilim insanları arasında da bir fikir birliği yok. İlginç değil mi?
Bu salgınla ilgili birçok teori var. Teorilerden birine göre; nemli çavdar saplarında oluşan bir küfün ekmeğe karışması sonucu uyuşturucu etkisi yaratması. Diğer bir teori ise, hurafeye dayandırılan inançlardan kaynaklı stres ve kaygının kitlesel bir depresyona yol açması. Stres kaynaklı bir psikoz ve histeri olduğu yönünde görüşler de mevcut.
Bu teori, özellikle tarihçi John Waller tarafından savunuldu.1518’de Strazburg’da meydana gelen salgını inceleyen Waller’e göre, böyle bir psikozun etkisi ile şehir sakinleri transa girmiş ve bilinçsiz bir şekilde dans etmişlerdir. Waller, halkın özellikle St. Vitus isimli, dansçıların koruyucusu olan bir azize inandığını ve bu inancın bu hezeyanda önemli rol oynadığı kanaatinde.
#dansadavet #jeanteule
Merhabalar
Sizlere @muraterlemez kalemi ile geldim. Diline hayran kaldım, sade ve akıcı üslubü diğer eserlerini de listeme eklememe sebep oldu.
Yazar kendini her alanda geliştirdiği için bilgi brikimi de oldukça fazla. #frautroffea gerçek bir olaydan esinlenerek ortaya çıkan minik ve etkileyici bir roman.
Yıllar önce yaşanılan dans vebası adı verilen olayda birçok insanın yerinde duramayıp çılgınlar gibi çatlayasıya kadar dans etmesi birçok ölümle sonuçlanır.
Bu vebayı araştıran şifacı yardımsever gencimiz Herr'in eşi Frau kendini vebayı yaşarken bulur.
O zamanın nüfuslu insanlarından Aleon'un Frau'ya ilgisi ve gizli planları, aile dostları şehir yöneticisi Fernand'ın etkisi kitabı sürükleyicilik katan unsurlar arasında.
Sonunda ise o kadar şaşırdım ki olayların arkasında salgını çıkaran kişi aklımın ucundan geçmezdi desem
Herr ve Frau aşkına hayran kaldım, evlatsız olmaları onları birbirlerine daha çok bağlayıp, anlayış ve sevgi dolu çekirdek aile yapıyor.
Satır aralarında beni etkileyen bir diğer unsur o zamanın zihniyetinde insanların ne kadar da hastalıklı düşünebildiği, 1500 lü yıllar Orta Çağ Fransa'sında cadı diye birçok insanın suçsuz yere canlarından olması ve engizisyon mahkemelerinde adaletsizliğin kol gezmesi üzücü bir durumdu.
Gönülden tavsiye ederim, kitapla kalın
#alıntı
~
İnan bana. Biz birbirimize ne söz vermiştik hatırla,
"Köhne düşünceli, iyi niyetlerinden yoksun insanlar gibi olmayacağız."
~
Kitabı tamamladığımda, sayfalar boyunca dolaşan bir hüzünle kaldım ve düşündüm: "Hangi diyarlara yolculuk ettim ben?" İlginç bir anlatım tarzına rastlamak gerçekten nadir bir deneyim. Olay akışı başlarda etkileyici ve gerçeküstü gibi görünse de, aslında bir rüya ve bir ışık hüzmesinden ibaretmiş. Ölümün ardında bıraktığı derin acının
Kitabın kapağını kapattıktan sonra aklımdan geçen tek şey kalbimin acıdığıydı. Nermin Yıldırım okumaya başlamadan önce kitabına hayran kalacağıma dair bir şüphem yoktu, çünkü Nermin Yıldırım okuyup da beğenmeyen, övmeyen, tavsiye etmeyen tek bir kişi görmedim. Dolayısıyla kitaba büyük bir beklenti ile başladım ve karşılığını da aldım. Gerçekten çok çok güzeldi. Yazar inanılmaz bir yaratıcılığa ve hayal gücüne sahip. Kurmaca üzerine kurmaca üretmiş ve her yazınının altından bir kalp ağrısı çıkarmayı başarmış. Sadece beni merakla okumama rağmen zaman zaman sıkan tek tarafı betimleme ve detayların çok fazla yer tutmasıydı. Konusuna gelecek olursak; terk edilen kadar terk eden de biraz eksik kalır, hüzün yakasını bırakmaz ya hani ana karakterimiz de terk edilmişliğin acısını da travmasını bir ömür atamıyor üzerinden. Hep kırgın, hep uzak, hep bağlanmaktan korkan ve hep ölümle dans halinde. İşin acı tarafı ise anasının kızı, en nihayetinde o da hep terk eden taraf. Anneyi ya da Süreyya'yı yargılamalı mıyız bilmiyorum, onu da mutlaka okuyun tavsiyemle birlikte size bırakıyorum...
Frau dans vebasından kurtulabilecek mi ?
Tarihe dönüp baktığımızda esrarengiz olaylar birçok milletin ve devletin geçmişinde mevcut. Tarih okumak sadece yılları, savaşları, olayları ögrenmek değildir bence. Tarih insana fazlasıyla ögretici olduğu kadar sorgulatıcı taraflarıda var. Tarihi hayal gücüyle harmanlamak ve olaylar örgüsünde gerçekten uzaklaşmadan bir şeyleri yazabilmek bu kitapta bulabileceğimiz ilk şey.
Olayların başlangıcı ve dans çılgınlığı 600'lü yıllara kadar dayanır. Kitabın konusu 600'lü yıllardan sonra zaman zaman tekrarlanan ve ölümle sonuçlanan bu dans vebasının 1518 yılında Troffea Ailesi'ne sirayet etmesiyle daha farklı bir boyut kazanır. Frau, kocası Herr ve 400 kasabalı bu lanetten etkilenir ve ölümüne dans etmeye başlarlar. Kendilerine yardım eden aile dostları bile bu duruma çözüm bulamaz, bir süreliğine rahatlasalar bile sonuçta yine aynı veba içinde bulurlar kendilerini. Ancak yaşadıkları Karanlık Orta Çağ kilisesi bu dönemde çocuklara, hayvanlara, kadınlara, genç kızlara falzasıyla zulüm etmektedir ve yaşadıkları bu trajediye bir çözüm bulunmaz. Aziz Vitus Laneti maalesef köylüyü, Frau ve Herr'i nefessiz kalana kadar dans ettirir. Kitabın sonunda yazarımız bizi yine ters köşe yapıyor. Tarihi kendi hayal gücüyle harmanlayıp okucuya sunuyor ve sizi Karanlık Orta Çağ'a kadar götürüyor. Yazarımızın kalemine sağlık.
kitap #frau ;
#ortaçağ #fransa nın Starsburg şehrinde, 1518 yılında haftalarca süren ve 400 ü aşkın ölümle sonuçlanan dans vebası, bir diğer söylence de Hurafelere dayandırılan Rahip Vitus Lanetini; #pandemia2020 döneminde Salgının tarihçesini araştırırken okuduğum ve çok ilginç olan bu Salgını konu edinen bir #roman olacağını asla tahmin edemezdim.
Frau; o dönemin hayırsever, otlarla herkese şifa veren kocasıyla kendisi de psikolojik destekçi ve bu karı-koca
birbirlerine sonsuz bağlılar, aşkla sevgiyle...
Bir sabah Frau dans ederek uyanır ve gün boyu devam eder. Ona yardım etmek isteyen kocası bitap düşer. Ama tüm çabalarına
rağmen ( bu kısmın betimlemesine ayrı bir hayranlığım oldu).
Yavaş yavaş herkese sirayet eden, istemsizce başlayıp çılgınlık safhasına ulaşan durdurulamayan dans isteği neden
Frau'yı sinir bozucu şekilde saplantı haline getirmiş Aleon'un Çavdarlara insanları çıldırtacak birşeyler yaptığı mı Salgının başlangıcı; yoksa ne
Hayvan Mahkemsi
Engizisyon Mahkemsi
Saint Vitus Kilesesi
Bir döneme damgasını vuran olaylar silsilesinin yer aldığı tarihi bir romanın kurgusu, anlatım dili, yer ve mekanların tasviri, karakterlerin fiziki özelliği, iç sesleri ve psikolojik hallerini inanılmaz betimlemelerle keyifli bir okuma oldu ama bu kadar değil, tam bir #klasik tadında
Okumak için geç kaldığım eseri okumanız tavsiyemdir
Selam millet
Çıktığı gibi kapağına vurulup aldığım kitapla geldim
@herteldenkitpkulubu ile birlikte okuduk ve onlar olmasa uzun sürede rafta kalabilirdi
Sizin kapağını en beğendiğiniz kitap hangisi?
Sizce de @artemismilenyum baskıları çok tatlı değil mi?
Kitabın Konusuna Gelecek Olursak
• Signa, ailesini kaybetmesi üzerine koruyucu
XIV. yüzyıl, Avrupa için oldukça önemli bir dönemdir.Çünkü bu yüzyılda kıtlıklar, salgınlar, savaşlar, ekonomik ve siyasi krizler ve de son heretik grupların faaliyetleri derken Avrupa,yeni bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiştir. Yaşanılan toplumsal krizler de ayrıca Avrupa toplumunun yeniden şekillenmesini sağlamıştır. Orta Çağ’da Avrupa, dünyayı bir nevi kendi aynasındainşa etmeye çalışmıştır. Dolayısıyla bu aynada çok farklı yansımalarla karşılaşmaktayız. Tüm insanlar, kendilerine daha güvenli bir dünya oluşturma arzusunda olup bunun için yapılanlar, tam anlamıyla insanları illüzyonlarla dolu bir dünyada yok olmaya zorlamıştır.Orta Çağ insanı da yok oluşa karşı koymak için bu illüzyonlarakarşı büyük bir mücadele göstermiştir. Bu kitabımızda da dünyayı kendi aynasında yeniden inşa etmeye çalışan Avrupa’nın XIV. yüzyılda yaşadığı felaketleri, insanlarınkıtlık ve veba karşısındaki ölümle mücadelesini, finansal krizleri,yeni devrimleri , ölüm ve yaşam arasındaki mücadelede milli bilincin oluşmaya başlamasını, bu yeni bilincin sonraki nesillere miras bırakılması için yapılan savaşları, ikili Papalık sistemini ya da kısaca şöyle diyelim kıtlık ve veba karşında Avrupa’nın siyasi, sosyal ve ekonomik ve hatta psikolojik olarak ölümle nasıl dans ettiğini anlattık. İşte Avrupa’nın ölümle dansı…
104 syf.
·
Puan vermedi
"Dans Salgını"adında Strasburg da yaşanan gerçek bir olaydan esinlenerek yazılan bir kitaptan bahsedeceğim bugün sizlere.Kitabımızın adı "Dansa Davet".Kısaca konusuna değinecek olursam;Yüksek,soylu kesimler bolluk bereket içinde yaşarken aşağı tabakalar kıtlık içindedir.Bir anne sırf çocuğunu açlıktan yememek için nehre bırakır ve bu çaresiz annenin dans etmeye başlamasıyla hikayemiz başlar .Açlık ve sefalet içinde olan halk da bir anda dans etme salgınına tutulur.Ayaklarındaki tendonlar yırtılana ve kemikleri gün yüzüne çıkana kadar hiç durmadan dans ederler ve maalesef ki bir çoğuda ölümle sonuçlanır.Hükümet bu durumu kendi çözümlerine göre engellemeye çalışır fakat bu da olumsuz sonuçlanacaktır...Konusu tüyler ürperticiydi ve gerçek bir olaydan esinlenerek yazılması beni çok etkiledi.Sınıf farklılığını dibine kadar hissedeceğimiz bu harika romanı tüm kitap severlere tavsiye ederim.Şimdiden okuyacaklara keyifli okumalar dilerim.