Yani eş seçimimizi ve ilişkimizin içeriğini kişilik özelliklerimiz belirler. İlişkilerimizde olumlu ya da olumsuz yönlerimize en fazla benzerlik gösteren partnerleri buluruz. Örneğin geçmişimiz bize, fazla bağlanmadan yaşanan fiziksel yakınlaşmaların bizim için en doğrusu olduğunu öğrettiyse, tam bu kalıba uygun birilerini kendimize çekeriz.
Aklının korunması için Tanrı’ya ilk yalvaran insanın dileği yerine getirildi. O günden bu yana insanın aklı, Tanrı tarafından korundu. Belki bir kasada, belki de cennette. Çünkü aklın, insan bedeninden kaçabileceği beş delik ve akıl yoksunu bedende delilik vardı. Akıl, insandan korundu. İnsan, beş duyulu bir hayvan oldu. Bedeni ölümlü, aklı korunan beş duyulu bir hayvan. Tanrı’nın insan olarak doğacağı güne kadar böyle sürecek. Aklı, insanla öldüğü gün öpüşecek. Hayattakilerse son ana kadar koklayacak, duyacak, görecek, tadacak, dokunacak ama asla düşünemeyecek. Çünkü aklı alınmış insana bırakılmış olan beyin, sahibine sadece hayal veren bir organdır. Var olanın üzerine kurulan hayaller. Oysa akıl, yoktan düşünce yaratır. Yoktan var etmek bir düşünce, yoktan var ettiğini düşünmek bir hayaldir. İnsan düşünmez, düşündüğünü hayal eder. Akıl sadece Tanrı, beyinse bir çocuk tarafından bile korunabilir. İnsanı koruyansa ölümdür. Bir hayal organıyla yaşadığı sürece kendine zarar verecek olan insanı sonsuz acıdan kurtaran ölüm, doğumdan üstündür.
Reklam
Papa Eftim'e Bağlı Papaz Trantos'un Şüpheli Ölümü
"Seni şimdi biz geberteceğiz, sade seni değil fırsat düşünce Papa Eftim'i de, bütün Türk Ortodokslarını da!" Papa Eftim'e bağlı papazlardan Trantos Kasım 1931'de hastalanır. İlk tedavisini yapan Kapayı namında bir doktor Trantos'a nüzul (felç) isabet ettiğini ve hastaneye kaldırılması gerektiğini söyler. Trantos,
6 )Sözel judo: eleştiri ateşi altında olduğunuzda karşılık vermeyi öğrenin değersizlik hissinizin nedeninin süregiden de öz eleştirileriniz olduğunu öğreniyorsunuz Bu durum sürekli kendinize nutuk çektiğiniz ve sertt gerçekçi olmayan bir şekilde zulmettiğiniz üzücü bir iç konuşma şeklini alır Genellikle öz eleştiriniz başka birinin sert bir
Sayfa 143
Tarihte yalanı olumlu ve yüce bir sanat haline getirmiş ilk uygarlık modern Batı medeniyetidir. İnsanlar ne iş yaparlarsa yapsınlar yüz kızarmadan, gözlerini kaçırmadan, sesi titremeden, güler yüzle, gür sesle, pişkince yalan üzerine yaşayan ilk sistem budur.
Bir görüş doğruysa, bir kez, iki kez, hatta pek çok kez susturulabilir, ama çağlar içinde onu yeniden keşfedecek insanlar genellikle çıkacaktır, ta ki baskıdan kurtulup bir daha susturulamayacak kadar ilerleyeceği olumlu koşulların ortaya çıkacağı bir döneme denk gelene kadar.
Reklam
Aklının korunması için Tanrı’ya ilk yalvaran insanın dileği yerine getirildi. O günden bu yana insanın aklı, Tanrı tarafından korundu. Belki bir kasada, belki de cennette. Çünkü aklın, insan bedeninden kaçabileceği beş delik ve akıl yoksunu bedende delilik vardı. Akıl, insandan korundu. İnsan, beş duyulu bir hayvan oldu. Bedeni ölümlü, aklı korunan beş duyulu bir hayvan. Tanrı’nın insan olarak doğacağı güne kadar böyle sürecek. Aklı, insanla öldüğü gün öpüşecek. Hayattakilerse son ana kadar koklayacak, duyacak, görecek, tadacak, dokunacak ama asla düşünemeyecek. Çünkü aklı alınmış insana bırakılmış olan beyin, sahibine sadece hayal veren bir organdır. Var olanın üzerine kurulan hayaller. Oysa akıl, yoktan düşünce yaratır. Yoktan var etmek bir düşünce, yoktan var ettiğini düşünmek bir hayaldir. İnsan düşünmez, düşündüğünü hayal eder. Akıl sadece Tanrı, beyinse bir çocuk tarafından bile korunabilir. İnsanı koruyansa ölümdür. Bir hayal organıyla yaşadığı sürece kendine zarar verecek olan insanı sonsuz acıdan kurtaran ölüm, doğumdan üstündür.
“İnsanoğlu hayatının ilk dönemi, teslimiyetçi ve olumlu mânâda itaatkâr olması gereken bir dönemdir. İkinci dönemi ise, özgürlüğünü ve düşünce gücünü, tabiî kurallar çerçevesinde kullanabilmesine müsaade edildiği dönemdir. İlk dönemde mekanik/robotik sınırlama, ikincisinde ise ahlâki sınırlama başroldedir.”
Sayfa 24 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Chambord Kontu (V. Henri) olayını hatırlıyor musunuz? Bu da bir kral, lejitimist [iktidarın meşruluğunu soya dayandıran monarşi taraftarı]... İspanya'da Don Carlos'un yaptığı gibi, o da aynı dönemde Fransa'da iktidar arayışına girmişti. Hatta birbirlerini aynı aileden, aynı kökten sayabilirler, ama ne kadar farklı! Biri inançlarına
Sayfa 296 - 297, 298, 299,300, 301,302,303Yapı Kredi Yayınları
Reklam
1 düşünce biçiminiz objektif gerçeklere dayanmalıdır 2 değerlendirme ve yaklaşım biçimini size ve problemi çözmeye yardımcı olmalıdır 3 yaklaşım biçiminiz diğer insanlarla Çatışma ve sürtüşmelerini azaltmalıdır 4 değerlendirme biçiminiz kısa ve uzun dönemli amaçlarınıza katkıda bulunmalıdır 5 yorum biçiminizin size duygusal bir çatışma ve
Makul olmayan inançlar Varsayım 1 Bir yetişkinin Ailesi Arkadaşları çevresi ve tüm tanıyanlar tarafından sevilmesi ve kabul görmesi gerekir birçok insanın peşinde koştuğu bu hayal ne yazık ki mümkün değildir Varsayım 2 üzerinize aldığınız bütün işlerde mutlaka o işi en iyi bilen kusursuz yapan ve her zaman en mükemmel kişi olmanız gerekir böyle
Bizler için gerekli olan, yaşama sevinci, gelişmenin getireceği mutluluk ve olumlu başarılar üzerine kurulmuş bir ahlaktır; yasak ve baskı temeline değil. Bir insan eğer mutluysa, coşkuluysa, cömertse ve başkalarının mutluluğuna seviniyorsa "iyi" insan sayılmalıdır.
Rene Marchand (Fransa)
. . . Cumhurbaşkanı, Fransızcayı çok iyi ve yanlışsız konu­şur; matematik bir kesinlikte olan kafası kolay bir konuşmayla yetinmez ama, kendini ancak Türkçede rahat hisseder. Bunun için de, bir düşünce geliştirip ortaya atarken hemen bir çevirmenin aracılığına baş vurmak ister. Her zaman çok sade ve açık konuşur; çoğu kez hiç beklenmedik bir anda, içinde eni konu işlenip geliştirilmiş bir düşünceyi, genellikle kısa bir özetleyiverir. Olur da kendisine bir soru sorarsanız, bunun böyle olduğunu ancak o zaman anlarsınız. Evet, o zaman anlarsınız ki, birdenbire söylenmiş olduğu için, size, rastgele ağızdan çıkarılmış ya da o anda içe doğuvermiş gibi görünen düşünce, varılan bir sonuçtur aslında ve sizi şaşırtmış olan o açıklığı, dayandığı mantık zincirinden ileri gelmektedir. Kafası düşünceler içinde habire çalışıp durur; O'nun için dinlenmek, olaylar ve okuduğu parçalar üzerinde düşünmek demektir çünkü. Denebilir ki hep devinmekte olan bir güçtür O, ama özü bakımından olumlu ve hep gerçekler üzerine iş gören bir güç. Ütopya hepten yabancı olduğu bir şeydir O'nun; kuramlar, boş vakitlerinde oyalanmak için faydalı gibi bulduğu şeyler. O ancak gerçek olaylara dayanır; ve bu arada hiçbir şey gözünden kaçmaz. Hep uyanık, hep tetiktedir; ilk bakışta pek önemli görünmeyen en ufak olaylardan bile haberi vardır ve hesaplarını yaparken bütün bunları göz önünde bulundurur.
(Bir Soyun Uyanışı. Paris, 1927)Kitabı okudu
Gerçeğin asıl avantajı şuradadır: Bir görüş doğruysa, bir kez, iki kez, hatta pek çok kez susturulabilir, ama çağlar içinde onu yeniden keşfedecek insanlar genellikle çıkacaktır, ta ki baskıdan kurtulup bir daha susturulamayacak kadar ilerleyeceği olumlu koşulların ortaya çıkacağı bir döneme denk gelene kadar.
675 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.