Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ÜRƏK ALMASI Bir gün ayılıb görəcəksən ürəksizsən, yerində qırmızı bir alma var sadəcə - döyünən, ətrafa qırmızı dalğalar yayan alma.. Ölmək nədir bilməyəcəksən - ölümsüz olar alma ürəkli insanlar - sadəcə vaxtı çatanda bir dişləm alıb verəcəksən sevdiyin bir insana o almadan və çıxıb gedəcəksən gözlərin arxada qalmadan...
"Ben öleni değil ölümsüz olanı istiyorum, tükenip biteni değil tükenmeyeni diliyorum, Allah'a dost olmak istiyorum."
Reklam
Her çocuk çocuk kaldırabileceği kadar zorlanacak, ara sıra düşecek-kalkacak, bazı şeylere istese de erişemeyecek. Tüm bunlar onun yaşama gücünü arttıracak. En küçük bir sorunda bile durumu düzelteyim derken ebeveynlerce gösterilen abartılı davranışlar, hemen uzmanları devreye sokmak çocuğun kişiliğinin olumsuz etkilenmesine sebep olabiliyor.
Sayfa 51
Eğer olumsuz duygular ifade edilmezse,zamanla daha da büyür ve olumsuz etkisini kişinin performansında göstermeye başlar.
Peki, bunca dijitalleşen dünyada Z kuşağı okumayı seviyor mu? Arka mahalleli gençlerde yüzde 5 oranında karşımıza çıkarken yük sek gelir grubu Z kuşağında boş zamanlarımda kitap okurum diyen gençlerin oranı yüzde 10 civarında seyrediyor. Bu durumda en son hangi kitabı okudun sorusunu sormamız da kaçınılmaz oluyor. Kitap okuyan arka mahalleli Z kuşağından aldığımız yanıt ilginç İki kitabın ismi ön plana çıkıyor. Biri Antoine de Saint-Exupéry'nin 100 sayfalık ölümsüz klasiği Küçük Prens. Diğeri ise en çok okunan Wattpad yazarlarından biri olan Büşra Yılmaz'ın 408 sayfalık satış rekorları kıran kitabı 4N1K. Yüksek gelir grubu çocukların okuma zevki de farklı. Onlardan aldığımız yanıtların ilk sırasında Kürk Mantolu Madonna var. Sabahattin Ali'nin kuşaklar ötesine geçmesinden memnun oluyoruz. Stefan Zweig'ın Satranç'ı, Yuval Noah Harari'nin Sapiens'i, George Orwell'in 1984'ü ve Adam Fawer'ın Olasılıksız'ı gibi eserlerin de dikkat çekici biçimde sık okunduğunu görüyoruz. Keşke, her iki grupta da okuma oranları daha yüksek olsa. Bunun ancak Z kuşağının evde ebeveynlerini, otobüste, trende, sokakta insanları akıllı telefonlarla değil de kitap ve dergilerle haşır neşirken görmeleriyle mümkün olabileceğini düşünüyorum..
Sayfa 46 - Mundi KitapKitabı okuyor
"Bilincin bilinçdışına karşı tavrı ne kadar olumsuz olursa bilinçdışı o kadar tehlikeli bir hale gelir."
Sayfa 29 - Pinhan YayıncılıkKitabı okuyor
Reklam
Ortam alabildiğine olumsuz, her şey aleyhte olduğu bir anda, insanı rahatlatacak olan şey musibetin sona ermesinden ziyade, kalbe sekine inmesidir.
Sayfa 148Kitabı okudu
Geçmişin olumsuz hatıralarından dolayı, "Ben buna tahammül edemem, bunu kaldiramam, bu olayla bas edemem" diyerek Allah adina karar verilmemeli, kader adina konusulmamalidir.
Sayfa 145Kitabı okudu
Bir insandan ya da bazı insanlardan korkmak gerçekçi nedenlere bağlı olabilir. Ancak burada sözü edilen korku, yaygın bir duygudur ve bir insan için hiç önem taşımayan ya da hiç tanımadığı insanları da kapsamına alır. Suçluluk ve değersizlik duyguları ise yalnızken de yaşanır ve bu duygulara "kimse beni istemiyor!" düşüncesi eşlik eder. Bu düşünceyi doğrulayacak kanıtlar aranır ve bulunur da. Kanıtlar bazen insanın kendisinde aranır ve kişi kendi davranışlarını sürekli gözlemleyerek, ya yaptığı önemsiz hataları abartır ya da hatalı olarak nitelendirilemeyecek davranışlarını da olumsuz bir biçimde değerlendirir. Bu gibi durumlarda düşmanca duygular insanın kendine yönelmiştir ve kişi kendisini sürekli suçlar. Kimi insanda ise bu duygular dışa yansıtılır ve kişi diğer insanların olağan davranışlarını yanlış yorumlayarak, onların kendisini eleştirmekte ya da suçlamakta olduğuna ilişkin gerçekte var olmayan kanıtlar yaratır. Bir insanın kendisinde var olan düşmanca eğilimleri başkalarına mal etmesi biçiminde yaşanan bu duyguya alınganlık denir.
İnsanlardan korkmak, kızgınlık ve bu kızgınlığın yarattığı düşmanca duyguların dıştan fark edilmesi tehlikesinin doğal bir sonucudur. Ne var ki, tehlike kişinin kendi içinden değil de dıştan gelecekmişçesine algılanır. Dolayısıyla, diğer insanlardan olumsuz davranışlar geleceğini düşünen kişi, aslında kendi olumsuz duygularından korktuğunu göremez. Bir insanın düşmanlık duygularını bastırması kendi seçimi ile olmaz. Bu, refleks türünde bir süreçtir. İnsanın düşmanlık duyduğu kişilerin sevgisine ve desteğine gerek duyduğu ya da böylesi duyguları kendisine yakıştıramaması gibi durumlarda daha da yoğunlaşır.Düşmanca duygularını bastırmak, insana en çabuk yoldan bir güvenlik sağlarsa da, kişinin savaşması gerektiği yerlerde bundan kaçınarak sanki her şey yolunda gidiyormuşçasına davranmasına neden olabilir. Böyle bir durum insanın kendisini daha da savunmasız hissetmesine yol açar.
Reklam
Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de kamu sağlığı üzerindeki en olumsuz etkilerinden birisi 30 yıl içinde inşa edilen Türk demografik aşı haritasını değiştirmesidir. Aşısız bir şekilde Türkiye'ye gelen 1,5 milyondan fazla çocuk, Türk çocuklarını da enfeksiyonlara açık hale getirmiştir.
"Sen öldüğün zaman Güzel olacaksın, hep arzulanır olacaksın. Ben ölmüş olacağım önceden, tümden ölümsüz bedenine, her zaman için yaşamın ve durasızlığın sürekli tansıkları arasında hazır olan şaşırtıcı imgenin içine kapatılmış olacağım, ama yaşarsam Senin ve vurgusu, bakışın ve ışınları, Senin kokun ve saçlarının kokusu ve daha nice şeyler yaşayacak bende"
Sayfa 36
Mobbing Bank Diyor ki;
Türkler, negatif enerji yüklü bir zulüm karşısında acımasız pozitif bir enerjiye dönüştükleri zaman kimseyi tanımaz. Çünkü dünyada pozitif enerjiyi zulüm karşısında en doğru şekilde Türkler kullandığı için yaşam bu hakkı sürekli Türklere verir. Türklere karşı maddi güç üstünlüğüne rağmen kaybetmeye alışkın batının negatif gücü bu sefer sonsuza kadar bir daha belini doğrultamayacak şekilde şaşkına dönerek kendi içine çekilerek yok edilecekler. Mustafa Kemal Atatürk yüzünden bir asır önce plan ve projelerini ertelemek zorunda kaldık diyen emperyalizmin sözcüleri bu sefer tokadı Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümsüz fikri liderliğinde onun tüm askerlerinden yiyecek bir daha plan ve proje yapamaz duruma gelerek hevesleri kursaklarında bizden hileler ile çaldıkları gibi kalacak. Önder Karaçay
Farabi erdemli insanın erdemsiz toplumların içinde olmasının onu körelteceğini ve gerçek kişiliğinin zedelenebileceğini düşünmektedir. Bu tıpkı insanın içerisinde yaşadığı toplum ve çevresi tarafından şekillendirilmesi gibidir. Çünkü her insan kendi çevresindeki beş insanın toplamıdır. İnsanı ne yazık ki içinde bulunduğu çevre şekillendirmektedir. Her ne kadar o insanlardan uzakta durulmaya çalışılsa da ister istemez bazı hususlarda insanı olumsuz olarak etkilemektedirler...
Sayfa 90
Aslında olayların hep olumsuz yönlerini düşünü­rüm. Bu sanki hayatın içine girme korkusu gibi. Bir şey yaşayacaksın ama olumsuz ihtimaller yüzünden ondan uzaklaşı­yorsun. Bu ihtimalleri o kadar çok düşünüyorsun ki düşünce­ler içinde boğuluyorsun.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.