"Tıpkı, eskiden olduğumuz gibiydi.
Tıpkı, eskiden bana baktığı gibiydi. Sevgi ve özlemle bakıyordu.
Sözsüz, dilsiz bir iletişim vardı sanki aramızda.
O ,‘Üzgünüm .’ diyordu.
Ben,'Neden gittin’? diye fısıldıyordum."
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir.
Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
Ebedi başkomutanımız, ölümsüz liderimiz, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölüm yıl dönümünde saygıyla, özlemle ve rahmetle anıyorum... Onun gibi tüm dünyanın saygısını kazanmış bir liderin önderliğinde büyük bir mücadele sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı olmaktan gurur duyuyorum... #10Kasım
Kimler gelip geçtide bu alemden ismi kalır birkaç kişi
Kendinden geçip alemlere kahramanlıkları hikaye edildi
Kimisi can verdi insanın huzuru için vatanına terketti
Nefsini Allah için okuyup okuttu bildirdi bilmeyene ilmiHerkesin bir adı vardır kimisi sevgi ile kimisi anılır nefretlerle
Bir gerçek varki Allah için sevilenler herdaim seviliyor özlemle
Aşıklar ölmez bil ölen hep hayvan değildir insana benzeyende
Ölür sen ölümsüz olmak istersen sevgini yaşa ve yaşat yürekte...
Aşıklar ÖlmezÖmer Lütfi Mete · Yakın Plan Yayınları · 2014278 okunma
“Ölüler,” Herkes gibi dünyada ayakta durmak için didinen, kaybettiğinde üzülen, kazandığında böbürlenen, hırsların pençesinden kurtulamayan, çıkarı uğruna ihanet eden, umut aşılayan, parayı put yapan, milyarlarca insan-ı beşer… Bir zamanlar herkes gibi dünyada soluyarak sonunda toprağa karışarak eriyen 110 milyar insan. Gömütlüklerde birbirine
NigRa yazmıştır.
1.
Dünya yılı ile 2051 yılıydı. Tarihte bu yıl, NASA'nın, Satürn üzerinde ilkel yaşam formlarına rastladığı ilk yıl olarak altın harflerle
Kızıl, çoğu kişinin bazen yaşadığı o yalnızlık duygusunu hastalıkla harmanlayan bir kitap. Yalnızlık ve bir yere ait olma duygusunun -yoğun bir şekilde - işlendiği kitapta, göstergeler üzerinden benzetmeler (Yağmur, fırtına, hengame ve arayış ) ile durum tahlili yapılıyor.
Avusturya da üniversite öğrenimi için yaşadığı şehirden başka bir şehire
Seni ben canımın içinde sakladım. Kalbimin ta derinliklerinde…
Denize ilk kez giren çocuk masumiyetiyle seviyorum seni. Boğulacakmışım gibi.
Kalbim; ki kendisine kefilim. Adınla uyandı bu sabah.
Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber
40’lı yıllarda cereyan eden Nazi zulmü, Yahudi olan Anne Frank ve ailesinin de tasfiyesini gerektirir. 1942 yılında Hollanda’ya yerleşen aile, iki yıl boyunca gizli bölme kampında dehşetin ve korkunun doruklara ulaştığı bir zamanda, savaşın yüzlerine güleceği tek haberi beklerler: Irkçılığın, vahşetin, ölümlerin, diktatörlüğün, nazizmin son
Yanlış yerde bekliyor bu çocuk. Kesin. Bu kadar bavulla bir yere gidiyor olmalı. Ama o beklediği yerden geçen hiç bir vesait insanı bunca bavulla gidilecek bir yere götürmez. En fazla bir sırt çantasıyla gidilecek yerlere götürür. Yolun karşısına geçmesi lazım. Yanlış yerde bekliyor. Belli. Çok belli. Gelen dolmuşların tabelalarına bakıyor