Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.14
Stefan Zweig’ in yine öğretici bi eserine denk geldiğim için kendimi mutlu hissediyorum.
Bu kitapta baş karakter Virata güçlü, yenilmez ve şanını tüm ülkelere duyurmuş bir komutandır. Altındaki askerleri emirlerine ölüm pahasına uyarlar.
Virata kralın isteği doğrultusunda bir operasyona gider ve kazanır ama öldürdüğü düşman askerleri arasında baktığı bir çift göz onun vicdanın en derinlerine işler. Bu zamana kadar yaptığı ve yaşamının sonuna kadar yapacağı görev onu sorgulatır. Sonrasında kendi vicdanının rahatlığında ve tanrının istekleri doğrultusunda yaşamaya çalışır, yaptığı işlerde hep eksiğini bulur ve sıradan bir vatandaştan bile ders çıkarır.
Kitabın sonuna doğru karakterimiz Virata’nın başlangıçta olduğundan çok farklı bir yetiye sahip olduğunu gördüm.
Yazar Zweig’in bu eserini çok beğendim.
#1001kitap~~~ ~KayıpZamanınİzinde~
"~...Zaman içinde çok büyük, ölçüsüzce uzatılmış 1yer kaplayan varlıklar olarak tasvir edecektim kesinlikle, çünkü insanlar, yıllara dalmış devler misali, yaşamış oldukları, sayısız günden oluşan, 1-1inden uzak dönemlerin hepsine aynı anda değerler...~"
"Kayıp Zamanın İzinde" serisinin son kitabı "Yakalan Zaman"
Felsefik konuları ben algılayamıyorum ki çocuklarla nasıl olacak diye düşünerek başladım. Ama dili öyle sade ki yıllardır benim beynimde karmaşaya dönmüş meseleler bile gün ışığı gördü.
Çocukların sorularına hemen cevap vermektense onları düşünmeye sevk etmenin önemine değinilmiş. Çocuklardan gelebilecek soruların korkulu rüyamız olduğu konuları düşünecek olursak bu tavır bizim kurtarıcımız olabilir. Yine de yönlendirme aşamasında doğru soruları seçmek de çok önemli ve iyi bir birikim istiyor. İşte kitap bu aşamada bize yardım ediyor.
Ölüm, gerçeklik, bilgi, inanç, ahlak, sanat ve güzellik gibi alanlarda çocuklarla yapılabilecek sohbetlere bol bol örnek verilmiş.
Ama bu örneklerde çocukların verdiği dahiyane cevaplar çok ütopik geldi bana. Yok artık dedirtti. Ya yazar bu cevaplara ufak müdahalelerde bulunmuş, ya çalıştığı çocuklar çok özel çocuklar ya da ülkeler arasındaki kültürel farklar dağlar kadar.
Kitapta özellikle çocuk olmak üzere kitap tavsiyeleri verilmiş. Ama bir çoğu ya Türkçe çevirisi olmayan yabancı eserler ya da stoğu tükenmiş. Yine de not aldım belki bir yerde karşıma çıkar diye.
Daha önce hiç ilgimi çekmeyen Harry Potter ve Narnia Günlükleri mi bile okuma listeme aldım. Listeme aldığım diğer kitaplar ise; - Ölümsüz Aile -Horton Kimi Duyuyor - Yüz Elbisenin Sırrı -Ördek, Ölüm ve Lale.
Sınıfta çocuklarla uygulayabileceğim notlar aldığım kitap kendini bir kaç kez okutturacak gibi görünüyor
Ölüm... Nefes alıp akıl sağlığı yerinde olan her insanın sorguladığı ve bilinmezliğiyle hem huzursuz hem her şeyi sıfırlayıcı yetisiyle bazen de güven duyduğu nimet. Victor Hugo, ölümü ve ölüme giden bir insanın 6 haftada yaşadığı o sancıyı öyle derinlemesine anlatmış ki... Altı çizilecek birçok cümle vardı. Hepsi de birbirinden sarsıcıydı. Sürükleyicilik de çok iyiydi sadece birkaç sayfada tasvirlere çok abandığında hikaye arada bir duraksıyordu ama genele baktığımızda birkaç saat içerisinde bitebilecek ve hiç sıkmayacak bir kitap.
Tavsiyem en baştan sona kadar okuyun ön söz kısmını ve trajedi kısmını atlamayın. Yazarın ölüm cezası hakkındaki fikirlerini daha iyi kavramış olursunuz. Bir idam mahkumu da, diğer tüm insanlar da ölümlü fakat bu kitap, ölümsüz...
Puan: 9.3/10
Sürükleyicilik: 10/10
I. Cilt
İnsanlar içlerindeki dünya kadar var olur, kimisinin dünyası olumlu ya da olumsuz anlamda tarihe geçecek kadardır, kimisi de yolun kenarındaki çakıl taşı kadardır. Ama her iki dünya da özünde yaşamıştır. Bilmem hangi memlekette herhangi isimde biri yaşamış. Tarih boyunca tahmini 100 milyar insan ve 100 milyar yaşam. Bugün bu yaşamların kaç tanesinin izi ve ismi var. Şüphesiz 100 milyarın yanında çok az.
Hikayenin kahramanı da dışardan gözle bakınca bu 100 milyardan herhangi birisi ancak Thomas Mann bizi o kahramanın iç dünyasına götürünce o insanların her birinin yaşamı anlam kazanıyor insanın gözünde. İnsan ilişkileri, duyguları, acı duyan bir bedeni, doğayı ve kendisini anlamlandırmaya çalışan bir insan. Kitap öncelikle bunu kazandırıyor yani nefes alan herkesin bir anlam dünyasının olduğunu görebilmemizi sağlıyor.
Öbür yandan yaşam ile ölüm, beden ile ruh arasındaki dışardan birbirine zıt ve düşman ikilileri ve her birinin gerektirdikleri ve hissettirdikleri hakkında bize farklı bakış açılarını aynı anda sunuyor.
Ayrıca ölüm ve hastalığın insanın ruhuna getirdiği değişime ve diğer insanların hasta ve ölüme yakın insanlara karşı tavırlarına ve düşüncelerine değiniyor.
Genel anlamda insanı okurken ve okuduktan sonra düşündüren ve kitapta geçen olaylara ve insanlara empati ile yaklaştırıp derin dünyalara götüren bir kitaptı. Ehh meraklısı varsa kitap ayrıca aşkın insanın hafızasındaki yaşamla tüm derin etkileşimlerini ortaya çıkaran ve etkisini hem iç dünyada hem bedende hem de insanlara olan bakış açısına getirdiği etkiyi de ortaya seriyor. Sabırlı ve iyi okumalar...
Bu kitapta da gene tanıdık karakterler var ki başlıca karakterimiz Ged.
Başbüyücü Ged ve genç kral Lebeanneni en son ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgide bırakmıştık. Genç Kral Ged'i ölümün karanlık dünyasından çekip almıştı.
Bu kitaptaki diğer tanıdık karakter ise Atuan Mezarları'nın ölümsüz Rahibesi Tenar.
Tenar ; Ged tarafından karanlık dünyaya hizmet etmekten kurtarılmıştı. Herhangi bir kadın gibi bir hayat sürüyordu.
Kitapta bir diğer önemli karakter de tecavüz edilip işkenceye uğramış Therru adında küçük bir kız. Tenar Therru'yu bulup yanına alıyor ve birlikte yaşamaya başlıyorlar.
Gücünü ve sanatını kaybeden ve artık yaşamak istemeyen Ged Bilge ejderha tarafından Gont adasına getiriliyor. Yani doğduğu ve çocukluğunun geçtiği yere. Çocukluğunda ki gibi bilgisiz ve büyücülük sanatından habersiz olduğu zamanlarda ki gibi.
Tenar ; evlenip ailesine kendisini adayarak, çocukları ve kocası için senelerini harcar önce çocukları büyüyüp, yuvadan uçar, sonra kocası ölür ve Tenar boşluğa düşer.
Therru ; yaşadıklarından dolayı, korkmuş, içine kapanık, utanç içinde kimseyle iletişim kuramıyor.
Ve bu üç karakter asıl güçlerinin, ışıklarının kendi içlerinde olduğunun farkında bile değiller.
Taşıdığımız sıfatlar bizi ne kadar değerli, özel, güçlü kılar?
Kadın olarak ya da erkek daha mı az değerliyiz, daha mı az güçlü?
Güzel yada çirkin olmak sevmek için yada sevmemek için neden bir kıstas?
