“Gerçeği, iki kelime ile anlatanı halk darağacına çekti Hallaç sağ olsaydı, sırların sırrını gözlerimde sakladığım için kendi eliyle beni darağacına çekerdi ”
Mevlâna
Hallac_ı Mansur Ömür hazineme ekledim Sinan Yağmur,un kaleminden ölümü öpen dervişi,okudum yüreğimi hallac etti, özellikle Ene'l Hakk son sayfaları okurken gözyaşlarım sel oldu görebilmek için sayfaları defalarca sildim gözyaşlarımı, Küçük yaşlardan itibaren çileli hayatı başlar Kalbi Allah aşkı ile yanan dervişin, 5 yaşından itibaren medrese
İmadəddin Nəsimi
"iki cihan bende sığar.
Ben bu cihana sığmam!."
- Nesimi, 14. yy da yaşamış olan Azeri bir divan şairidir.Anadolu ve Balkanlar'da yaygınlık gösteren Hurufilik akımının ileri gelenlerinden olup bu felsefi ve mistik fikirleri şiirlerinde işleyerek ölüme meydan okurcasına açık bir şekilde herkese iletmeye çalışmış dönemin Hallac-ı Mansuru olmuştur. Dik başlılığïndan ve savunduğu fikirlerden ödün vermediği için de ölümü öpen derviş misali derisi yüzülerek idam edilmiştir. İdamı sırasında dönemin müftüsü gaza gelerek:
"Bu öyle bir kâfirdir ki kazara pis kanı insanın bir uzvuna temas etse orasını kesmek lâzım gelir.” der ve tam da o sırada derisi yüzülen Nesimi’nin bir damla kanı adamın şehadet parmağına sıçrar. İzleyenlerden biri müftünün parmağının da kesilmesi gerektiğini söyler fakat müftü kendisiyle çelişerek yeni bir fetva verir ve parmağı yikamanin da yeterli olacağini söyler.
Bunun üzerine Nesimi şu beyiti dillendirir:
"Zahida bir parmağın kessen
dönüp haktan kaçar
Gör bu miskin aşığı
serpa sayarlar ağlamaz”
İmadəddin Nəsimi
"Şu Allah'in emir ve yasaklarıni tatbik ettigini söyleyen kişi parmağını keselim desen dönüp kaçar.Bu (benim) gibi miskin bir aşığı baştan sona soyarlar (derisini yüzerler) ağlamaz."
🇦🇿🇹🇷
Mezar taşında üç harf..
Üç harf yürekleri aşk ile dağlayan..
Üç harf: Ha, Mim, Şin..
Üç sır: Aşk, sükût, vuslat..
Üç ateş: Nâr, har, hamuş..
Ha: Hallac-ı Mansur ölümü öpen derviş..
Mim: Mevlâna, aşk okyanusunu sırtında asırlar ötesine taşıyan damla. Şems'in divanesi..
Şin: Şems, Hak dostluğunun keffaret kahramanı, sözü dudağında değil ateş yüreğinde barındırıp aşkın gözyaşlarını akıtan seyyah..
Hamuştu onlar. "HA" sustu, "MİM" alev alev döküldü secdeye, "ŞİN" yandı tutuştu...
"Aşk ,bir elif miktarı sevilmek için gelen her çileye kimi zaman darağacında, kimi vakit kör bıçaklar arasinda bir vav gibi hâmuş olabilmektir ."
Seneler önce üniversitenin kitap satış bölümünde bir elimde din felsefesine ait kabarık eserler diğer elimde küsuratı tamamlamak adına aldığım bu kitap içimden şöyle dedigimi hatırlıyorum: '
Aşk; bir elif miktarı sevilmek için gelen her çileye kimi zaman darağacında kimi vakit kör bıçaklar arasında bir vav gibi hamuş olabilmektir.
Gercek sevginin. Askın ete kemige burunmus hali. Iste garipler garibi. Allahtan baska kimseye derdini anlatamayan. Anlayanlarinda ikazlarina maruz kalan ders ve ibretlerle dolu bir hayat süren E'nel hak diye dolaşan Hallacı Mansur. Ölümü öpen derviş. Güzel bir kitap fakat baştan sona Hallacı anlatmasını beklerdim. Şems, Mevlana ve Hallacı Mansur'un Allah'a olan aşkı anlatılıyor. Bunları okuyunca ne kadar yavan ve dünya ile dolu bir hayat sürdüğümüzü görüyoruz. Okumanızı tavsiye ederim bu tür kitaplar insanı kendine getiriyor.
Yokluğun buz gibi soğuk
Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Mezar taşında üç harf.. Üç harf yürekleri aşk ile dağlayan..
Üç harf: Ha, Mim, Şin..
Üç sır: Aşk, sükût, vuslat..
Üç ateş: Nâr, har, hamuş..
Ha: Hallac, ölümü öpen derviş..
Mim: Mevlâna, aşk okyanusunu sırtında asırlar ötesine taşıyan damla. Şems'in divanesi..
Şin: Şems, Hak dostluğunun keffaret kahramanı, sözü dudağında değil ateş
yüreğinde barındırıp aşkın gözyaşlarını akıtan seyyah..
Hamuştu onlar. "HA" sustu, "MİM" alev alev döküldü secdeye, "ŞİN" yandı tutuştu..
Aşkın Gözyaşları 4 - Hallac-ı Mansur, Sinan Yağmur
Mezar taşında üç harf.. Üç harf yürekleri aşk ile dağlayan..
Üç harf: Ha, Mim, Şin..
Üç sır: Aşk, sükût, vuslat..
Üç ateş: Nâr, har, hamuş..
Ha: Hallac, ölümü öpen derviş..
Mim: Mevlâna, aşk okyanusunu sırtında asırlar ötesine taşıyan damla. Şems'in divanesi..
Şin: Şems, Hak dostluğunun keffaret kahramanı, sözü dudağında değil ateş yüreğinde barındırıp aşkın gözyaşlarını akıtan seyyah..
Hamuştu onlar. "HA" sustu, "MİM" alev alev döküldü secdeye, "ŞİN" yandı tutuştu..
Aşkın Gözyaşları serisinin 4 kitabı olan Hallacı Mansur romanında romanın 130. sayfasına kadar Şems’in Mevlana’yı arayışı Ve buluşması anlatılırken 130. sayfadan sonra Ene’l hak diye gezen hallacı Mansur’un şems’in gözü ile hayat hikayesi ve ölümü anlatılmaktadırlar. Niçin Ene’l Hak dediği, niçin öldürüldüğü sohbetleri roman tadında anlatılmış. Kitabın son kısmında Şems’in ölümü ile hamuşluk anlatılmıştır.
Sevenden ümit kesmeyin, insanlara Can nefesi olun, birbirinizi günahlarla tartmayın. Dost olun dost bulun, insanları isimleri , cisimleri ile değil gönülleri ile görün.
Aşkınız iman, imanınız aşk olsun. Duanız hep diğerleri için olsun, söküğünüzü Allah'ın nuru ile dikin. Ayıplarınızı Allah'ın rahmetinde yıkayın. Kul hakkına çok dikkat edin , en kötü kul hakkının kul ile Allah'ın arasını açmaya çalışmak olduğunu bilin. Kulları Allah'tan soğutmayın, Allah aşkına dudak ile değil yürek ile yürüyün. İlahi aşk için bir mürşit bulun ama kim mürşit kim mürit hiç kimse bilmesin.
Allah var sıkıntı yok zikrini çok çekin.
• Aşkın Gözyaşları 'Hamuş'
Ölümü Öpen Derviş
Aşk; bir elif miktarı sevilmek için gelen her çileye kimi zaman darağacında kimi vakit kör bıçaklar arasında bir vav gibi hamuş olabilmektir.
Seni tanımak güzeldi.Ölümü öpen derviş..