Zaten ölüm bir yeraltı eylemiydi, bir yerlerde illegal bir biçimde planlanıyordu. Ve ölümün kendisi hiçbir meşruiyet içermiyordu. Bir kalp krizinin, bir kanserin ya da şafak sökmeden led ışıklarıyla aydınlatılmış ama yine de karanlık köşeleri bulunan muğlak bir cezaevi avlusunda apoletleri ve çizmeleri soğuk soğuk parlayan hâzirûnun boğuntulu bakışlarla izlediği ipe çekilmenin nasıl bir meşruiyeti olabilirdi? Öyleyse bu korku, bu ürperme niyeydi? Yok hayır, bir gün kendisinin de böyle bir kutuyla taşınacağı beylik düşüncesi hiç geçmedi aklından. Hem zaten insan kuşku duyulmayacak kesin şeyleri düşünmeye gereksinim duymaz ki. Hep olasılıklar, umutlar, hayaller üstünedir düşündüğü.
Sayfa 50 - Törensiz Bir CenazeKitabı okudu
Uykusundan uyanıp işe koyuldu. Hesapları, hesapçıları unutmak gerekiyordu. Dağınık görünümlü adamla ozanın içinde bulunduğu kutuyu arabadan çıkarıp omuzuna yükledi, yürümeye başladılar genç ve dinamik imamın arkasından. Bir yeğnilik duydu imamın eteği hafifçe havalanan cübbesinden, ellerini arkasında bağlayarak çektiği doksandokuzluk tespihinden,
Sayfa 49 - Törensiz Bir CenazeKitabı okudu
Reklam
Zaten ölüm bir yeraltı eylemiydi, bir yerlerde illegal bir biçimde planlanıyordu. Ve ölümün kendisi hiçbir meşruiyet içermiyordu. Bir kalp krizinin, bir kanserin ya da şafak sökmeden led ışıklarıyla aydınlatılmış ama yine de karanlık köşeleri bulunan muğlak bir cezaevi avlusunda apoletleri ve çizmeleri soğuk soğuk parlayan hazirunun boğuntulu bakışlarla izlediği ipe çekilmenin nasıl bir meşruiyeti olabilirdi?
Cenaze
Omuzlanınca tabutun İlk defa kurtuldu ayakların topraktan Muhteşem oldu Medreseden çıkışın Dikildiler yol üstüne Bir dilim ekmeği çok görenler Yüzüne bakmayanlar sağlığında Bir selamda ödediler bütün borçlarını Üzülme gelmiyor diye çelenkler Mevsimsiz oldu ölümün Ne olurdu bir kış daha bekleseydin Bahar gelir çiçekler açardı Ölümün kimseyi sevindirmedi Atsız arabasız kalktı cenazen Alçak gönüllü bir adamdın Herkesten uzak yaşadın Cami avlusunda Ölümün de gürültüsüz olsun Rıfat Ilgaz
Sayfa 161
Ölümün Avlusunda
"Yaşamak hükmünü sürdürse de tenimizde Herkes biraz kendi cenaze töreninde... "
Boş sözdür oysa şiir, ölümün avlusunda
Sayfa 17 - Hece YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cenaze
Omuzlanınca tabutun ilk defa kurtuldu ayakların topraktan; pek muhteşem oldu medreseden çıkışın. Bir dilim ekmeği çok görenler yüzüne bakmayanlar sağlığında dikildiler yol üstüne bir selâmla ödediler bütün borçlarını... Üzülme, gelmiyor diye çelenkler peşinden, mevsimsiz oldu ölümün... Ne olurdu bir kış daha bekleseydin, bahar gelir çiçekler açardı... Ölümün kimseyi sevindirmedi, atsız arabasız kalktı cenazen. Zaten alçakgönüllü bir adamdın, herkesten uzak yaşadın cami avlusunda. Ölümün de gürültüsüz olsun!
Sayfa 48 - Çınar Yayınları, 2.Basım İstanbul Ağustos 2004Kitabı okudu
"Yarın bu vakitlerde ölmüş olacağım. Saat kaçta, nerede, nasıl öleceğimi bilmiyorum. Tek bildiğim yarın ölmüş olacağım."
Cami avlusunda imam, ölümün bu dünyadaki en anlamlı nasihat olduğunu söylüyor.
Sayfa 95
Ölümün Avlusunda
Üstümüzde günışığı, alnımızda rüzgar Yaşama hükmünü sürdürse de tenimizde Herkes biraz kendi cenaze töreninde? (1992)
Sayfa 31 - On Dokuzuncu Basım: Şubat 2023, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Ölümün Avlusunda
Ölümü bir başka ölümle düğümleyip çözerek Sonuçlar çıkarıyor yaşamak adına? (1992)
Sayfa 31 - On Dokuzuncu Basım: Şubat 2023, İstanbulKitabı okudu
Severdim
Birlikte gittiğimiz bir misafirlikte, ağır havası sigara dumanlarıyla mavileşmiş bir odada, senden üç adım ötede oturan bir anlatıcının hikâyesini dikkatle dinlerken, geceyarısı o 'ben burada değilim' ifadesi ağır ağır yüzünde belirdiğinde seni severdim; tembellikle geçen bir haftadan sonra, gömleklerinin, yeşil kazaklarının ve bir türlü
''Zaman bazı isimleri silikleştirmişti, okunmuyordu. Demek ki mermerde bile kesinlik yoktu. Hiçbir şeye güvenilmezdi, bir ölü vücudu bir yeraltı eylemiydi, bir yerlerde illegal bir biçimde planlanıyordu. Ve ölümün kendisi hiçbir meşruiyet içermiyordu. Bir kalp krizinin, bir kanserin ya da şafak sökmeden led ışıklarıyla aydınlatılmış ama yine de karanlık köşeleri bulunan muğlak bir cezaevi avlusunda apoletleri ve çizmeleri soğuk soğuk parlayan hazirunun boğuntulu bakışlarla izlediği ipe çekilmenin nasıl bir meşruiyeti olabilirdi ?
Ölümün Avlusunda
"Üstümüzde gün ışığı, alnımızda rüzgar Yaşamak hükmünü sürdürse de tenimizde Herkes biraz kendi cenaze töreninde..."
Sayfa 31 - Kırmızı KediKitabı okudu