.........YÂ RESÛLALLAH ( MÜNÂCÂT )
Kelâmın mutlakâ vahy-i ilâhî yâ Resûlallah Rumuzun 'ârife mahz-ı tesellì yâ Resûlallah 2 Vücûdun 'ayn-ı cevherdür mücerred oldı a'râzdan Bu remzi fehm ider erbâb-ı mâ'nî yâ Resûlallah 3 Sen oldin 'illet-i gâ'iyye-i hem âdem ü 'âlem Sen oldin hâsılı icâda bâdî yâ Resûlallah 4 Ne var fevka'- 'alâ
Sayfa 222Kitabı okudu
- "Hiç bilenlerle bilmeyenle bir olur mu? " (Zümer,9)
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Ne kadar kötü günler geçirdin, unuttun mu? Ne kadar çok ağladın, hatırlamıyor musun? Ne kadar üzüldü kalbin, ne kadar titredi ellerin, ne kadar çok gözyaşı tükettin, anımsamıyor musun? Sen ki o küçücük bedeninde dünyalar kadar büyük savaşlar verdin. Bazen yorganının altında kimse seni duymasın diye sessizce ağladın, ama bazen de zaten seni ağlarken duyacak kimsen bile yoktu. Sen buna rağmen yine de sessizce ağladın, uzaktan bir yerden geçen olur da bir ihtimal seni duyar diye. Sen hep sessizce ağladın, sessizce bağırdın, sessizce yakındın. Çünkü verdiğin tüm o savaşlara rağmen o kadar güzel bir kalbin var ki seni ağlarken kimse duymasın istedin... Ama emin ol, ne kadar sessizce ağlarsan ağla bir gün biri senin sesini duyacak. Gözyaşlarını silmek için kendini hapsettiğin karanlığa elini uzatacak, o el senin yüzünü bulacak, gözyaşlarını silecek. Çünkü senin öyle güzel bir ruhun var ki şunu unutma, güzel ruhlar asla yalnız kalmaz... Güzel ruhlar her daim birbirini bulur.”
Zeze
Durumu kavradı ve şaşkınlığıma güldü: Açıklayayım, Zeze. Bu değişimin ne olduğunu biliyor musun? Büyümektesin demektir. İnsan büyüdü mü böyle olur. Yani bilinçlenir. İçindeki, o konuşan ve gören şeye bilinç denir. Yakında sahip olacağını söylediğim o şey'e bir gün insanı götüren de bilincidir.
Aklı olan kimse, hergün, sabâh nemâzından sonra, hâtırına hiçbirşey getirmeyip, ortağı olan nefsine demelidir ki: (Benim sermâyem, yalnız ömrümdür. Başka birşeyim yokdur. Bu sermâye, o kadar kıymetlidir ki, her çıkan nefes, hiçbir şeyle tekrâr ele geçemez ve nefesler sayılıdır, azalmakdadır. Ömr bitince, ticâret sona erer. Ticârete sarılalım ki, vaktimiz azdır ve âhıret uzun ise de; orada ticâret ve kâr olmaz. Bu dünyâ günleri, o kadar kıymetlidir ki, ecel gelince, bir gün izn istenir, fekat ele geçmez. Bugün, bu ni’met elimizdedir. Aman nefsim, çok dikkat et de, bu büyük sermâyeyi elden kaçırma! Sonra ağlamak, sızlamak, fâide vermez. Bugün, ecelin geldiğini, dahâ bir gün müsâ’ade etmeleri için, yalvardığını, sızladığını ve sana, bir gün bağışladıklarını ve şimdi, o günde bulunduğunu farz et! O hâlde, bu günü elden kaçırmakdan, bununla, se’âdete kavuşmamakdan dahâ büyük ziyân olur mu? Yarın ölecekmiş gibi, dilini, gözlerini ve yedi a’zânı harâmdan koru!)
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.