İşte ölümüne sevda...İşte Ebû Bekirce sevgi...İşte gerçek muhabbet...
"Dağdan aşağı inip Yesrib'e doğru yola koyulduklarında Hz. Ebû Bekir, bir öne geçiyor, bir arkaya, bir sağa geçiyor, bir sola, bir türlü yerinde durmuyor, duramıyor; Efendimiz'in (s.a.v.) etrafında halkalar çizerek yürüyordu. Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ebû Bekir'in bu yürüyüşüne bir anlam veremiyor ve soruyordu: "Ey Ebû Bekir!
- Deli bir seyisten vali olur mu, Sanço Panza?...
- Senyora, babam pek çok delinin kral olduğunu ve ülke yönettiğini söylerdi. Deliden kral oluyor da neden vali olmasın?..
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
Sinan ilk mimari eserini kırk sekiz yaşında meydana getiriyor. Şaşırtıcı geliyor değil mi? O zamana kadar bu vasfıyla bilinmemiş. Peki soru: Kırklı ellili yaşlarına kadar ne yaptı dersiniz? Marangozluk. Evet evet, marangozluk yapıyor. Bir marangozhanede kendini geliştirmek için yıllarını veriyor. Bugünkü tabirle ekmek parasını oradan kazanıyor.
1.Bak peder, Mesnevî, susmuştuyâ,
Sustuğunda söylemiştim ben ona.
Hem neden, söz söylemez oldun, neden?
Hem ledün ilminde, örtük penceren!
Söz denen, olmuş melâlin tutsağı,
Haşre dek tüm sözlerin bitmiş çağı!