Gözlerim yaşararak okudum ve sizinle paylaşmak istedim: “Dün otobüste bir hanım efendiyle yanyana yolculuk etme imkanı bulduk.. Kendisi gözlerine her ağrı vurduğunda, derinden bir "aaahhhh" çekince, ilgilenmek istedim... Neyi olduğunu, yardım edip edemeyeceğimi sordum... Ve biraz sohbet etme imkanı bulduk. Hanımefendinin
Acı çekiyorsun çünkü anlıyor musun? Için çok ağrıyor, ulan ölüyorum ağrıdan diyorsun, bu ağrıyı geçirmem lazım...
Reklam
Ruhsuz.
Günlerdir oldugu gibi, agrılarım bu gece de çok fazla. Çok uykum var. Lakin agrıdan uyuyamıyorum. Panik atagım ve ritim bozukluğum tekrar nüksetti. Gözlerimi her kapattıgımda kendimi Fethiye ölüdeniz de açılmış ve omuzlarım tuz ve sıcagın içinde kavrulurken ayaklarımın bacaklarımın arasından gecen soğuk akıntı, ve sıcak akıntı dalgalarını hissediyorum. Hava çok güzel. Arada bir domuz eti kokusu geliyor burnuma kusacak gibi oluyorum. Lakin dalından topladığım böğürtlenlerin tadı hala damağımda. Huzur doluyum. Denizin ortasında iki dagın arasındaki manzaram izleyerek huzurla uyuyorum.
İçin çok ağrıyor, ulan ölüyorum ağrıdan diyorsun, bu ağrıyı geçirmem lazım. Nasıl geçireceksin? İşle güçle meşgul edeceksin kendini. Ama hikâye.. iş güç arkadaş eş çocuk para pul başarı ün şan şöhret.. hepsi hikâye. Acıya zerre faydası yok bunların.
Sayfa 321
Ağrıdan ölüyorum annemin dediği tek şey; "Bir şey olmaz, geçer."
Canımın ciğeri, bff'min zaman seçimi mükemmel, yüzümün gözümün mosmor olduğu, ağrıdan öldüğüm, küçük bir kaçamak yapacağım hafta bir buçuk günde tanışma, söz ve nişanı oldu... Ölüyorum.. cidden ben evlensem bu kadar yorulmazdım..
Reklam
Annem evliliklerinin ilk günlerinde akşam yemeği için babama pirinç çorbası, biber dolması ve pilav yapıyor. Yemeklerin hepsi pirinçten anlayacağınız. acemi kadın, bu işleri daha pek bilmiyor ve babam bol pirinçli sofrayı görünce şaşırıyor ama yine de kalbi kırılır, o kadar uğraşmış kadın diye hiç sesini çıkarmadan çorbasını içiyor, dolmayı yiyor,