SEN GİDİYORSUN
Sen giderken benim yüreğim acı çekiyor, gözümden nefret yaşları akarak seni izliyorum sadece.
Bir kez olsun geri dönüp bakar mı ? diye dua ediyorum yalvarırcasına, ama gidiyorsun karanlıklara karışıp hayal meyal kayboluyorsun sonra.
Gidiyorum bilinmezlere doğru senden sonra, bedenimi taşıyan şuursuz bir akılla nereye giderse ayaklarım oraya kadar. İstikametlerimiz ters sen başka yüreklere yelken açan rotasız gemi misali, bense kaptanı olmayan sandal gibi sallanarak gidiyorum.
Neye yanayım, neye üzüleyim ki gözümden akan iki damla yaşa yol verirken yanaklarım çaresizce kıvranan zavallı yüreğime mi.
Yoksa her nefeste adını haykırdığım duvarlarda yankılanan aksına mı yalvarayım geri gelsin diye. Yâda masamda adına karalanmış sayfalar dolusu şiirlere, mektuplara yoksa adını kazıdığım kalbe mi tiksinerek mi bakayım seni sonsuzca bir yürekle severken.
Avutmuyor senin olmadığın hiç bir şarkı
Duy beni kalmadı bedenimin ölüden farkı
Unutamazsın sende salkım söğütlerin yanındaki bankı
Denizlerin dalgasında bir uğultu adını söylüyor sanki.
Kahrolası yıldızlar hatta her gece haykıran borazan sesli baykuş bile seni hatırlatıyor ve ağlıyorum bırakarak kendimi pervasızca. Kim ağlamaz ki sevdiğinin arkasından o giderken dönmemek üzere, kim perişan olmaz, aklını, yüreğini avuçlarının içine alıp sıkmaz kaçmasın sevdiği diye.
Sen gidiyorsun;
Ben ölüyorum.
Gitme bile diyemedim, sen giderken çünkü inanmadım ki!
Bende sandım ki benim hiçbir zaman bırakmam değim gibi o da beni bırakmaz ama sen gidiyorsun ben halen seninle sendeyim.
Ruhum sende,
Yüreğim sende,
Aklım sende,
Ve ben hep sendeyim, sen kabul etmesen gitsen bile
Bugün ölüyorum sandım insan selinden. Bugün bir kere daha ikna oldum insanlar yüzlerinize gülerken kafalarında sizi asacakları urganı örerler. Bugün bir kez daha anladım insan insana yurt olmuyor. Bir gövde gösterisine dönüyor neredeyse bütün merasimler. Yapay sevgiler ve beklenti ve ihtiyaçların arzuların getirdiği lirik bir saygı gösterisi. Alkışlıyorum hepinizi ayakta yine yeniden hep. Bugün ayağının altındaki sandalyelerle kendini dev aynasında gören insanların kendilerini pazarladıklarını gördüm yeniden. Taptıkları şeyleri dağıtıyordu herkes ben daha zenginim ben daha büyüğüm demek için. Oysa kirlilik sebepleri de taptıklarıydı en başından beri
Yani..
Ne desem bilmiyorum ya. Yazar hakkında hiç bir fikrim yok biraz sık gördüğümden biraz da basit bir seri arayışımdan okuyayim dedim ama.. hic ama hic olmamis maalesef ki.Tammm böyle dikenler sehrini kafada kuruyor gibi oluyorum araya slaap diye Facebook kelimesini koyuyo.. hele hele azriel ismini gorunce voekgxk bi an yakışıklı abim de burada karalandi sandim da Allah'tan sıfır alaka imis.. tavsiye etmem. İnsallah daha guzel seyler cikarirsin ablacım Son sayfaları için 3 puan
Sustukça sen oldum, sen oldukça kendime kaldım,seni buldum.
Cezasının ne zaman biteceğini bir hükümlüydüm sende..
Aşkı taşımak tek özgürlüğüm oldu anlamalısın.
Bende kendini üretirken yokluğunu aynı boyuta taşımasaydın keşke..
Sen yoksan olmayacaksan ben hangi kimlikle kalkarım ayağa hiç düşündün mü?
Yığılıp kaldığım her yerde yokluğun
Sevgili Allah’ım nicedir konuşmuyoruz.
Ben malum ahir zamandayız,
yoğunsundur diye yazmıyorum...
Müsaadenle, bu şiir
Benim Gün Sonu Z Raporum:
* * *
27 sayfa kitap okudum,
-bilirsin, çok okurum-
"Size bir şey anlatayım mı? Dünya üzerinde açan ilk çiçeğin orkide olduğu söylenir eğer orkide açmasaymış, diğer bütün çiçekler de var olmazmış. Bu yüzden başlangıcı simgeler. Uzun bir süre buna inandım." Bakışları yeniden bana döndü. "Fakat sonrasında başka bir çiçekle tanıştım, adı Eftalya." Öyle bir gülümsedi ki, gözlerinin
.. Sustukça sen oldum, sen oldukça kendime kaldım,seni buldum.
Cezasının ne zaman biteceğini bir hükümlüydüm sende..
Aşkı taşımak tek özgürlüğüm oldu anlamalısın.
Bende kendini üretirken yokluğunu aynı boyuta taşımasaydın keşke..
Sen yoksan olmayacaksan ben hangi kimlikle kalkarım ayağa hiç düşündün mü?
Yığılıp kaldığım her yerde