Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
BİLDİĞİNİ, NİÇİN BİLDİĞİNİ BİLMEMEK FELÂKETİ!..
- "İlim dilden dile gelir, ilhâm ise gaibten kalbe!" Yâni, bedahet dâvâsı... Bunun kontrol edilebilmesi... Ahmâk çoğu zaman, kontrol edilecek olanı bilmediği için, kontrol ölçüsünü gösterir ve "kontrolü gereken mesele" ile "kontrol ölçüsü"nü birbirine karıştırdığını anlamaz. Meselâ, "Onlar ki akılla nimetlendirildiler ve kurtuldular" ölçüsünü bilir de, meselelerin mahiyetlerine göre bunun "imânın emrinde akıl"ın ne demek olduğunu gösterici tezahürleri dışlar; bu işin o ölçünün müşahhaslaşması demek olduğunu bilmez ve bu görünüşle o ölçü arasındaki irtibatı kuramaz! Yâni?.. Bildiğini niçin bildiğini bilmemek felâketi; faydasız bilgi!.. Faydasızlık ölçüde değil, onun ölçüyü bilişinde...
Sayfa 191 - 6.Levha, -Diyalektik Ölçülerimiz-, Muhakeme Usûlü Prensipleri, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İSLÂM: MUTLAK KANUN...
DOĞRU: Allah ve Resûlü'nün bildirdiği... GÜZEL: Allah ile Resûlü'nün gösterdiği... İYİ: Allah ve Resûlü'nün öğrettiği... Böylece mantığa uygun olup da hakikate uygun olmayan ve "mânâ dili-bedahet duygusu" ile anladığımız basitlere mukabil, yine mantığa uygun olup da hakikate uygun olmayan, ancak bunu anlayamadığımız giriftler, "üst dil-mânâ dili"nin gerekliliği göz önünde tutulursa, Mutlak Fikir-Mutlak Mânâ'nın şart oluşu hükmüne varır ki, bu husus, her türlü diyalektiğin çelmesini aşırıcı "mantık üstü mantık" olarak bizim mantık metodumuzu gösterir. O hâlde, İslâm sadece varlığın değil, düşünüş ve bilginin de "Mutlak Kanun"larıdır...
Sayfa 173 - 6.Levha, -Diyalektik Ölçülerimiz-, Mantık ve Metod, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Doğmak ve yaşamak için toprağın şart olduğunu biliyoruz. İnsanın topraktan yaratılmış olması ve toprağın verdiği nimetlerle büyümesi, çok eskiden beri insanları toprağa bağlanmaya ve ona saygı duymaya sevk etmiştir. Bu vasıflarıyla toprak bir "anne" gibi düşünülmüştür. Milletlerin şuuraltlarında da toprak, anne kadar mühim bir yer tutar.
tanrıların kökenine daire diğer kuramlar
Kendimizi düşünsel olarak zamanda geriye ve ileriye götürebilmek, kendi ölümlerimizi öngörmemize izin verdiği için biz modern insanların düşüncelerini derinden etkilemiştir. Darwin’in çağdaşı olan Edward B. Tylor, ölümü anlama çabamızda ruhun ya da manevi bir varlığın kaybını yaşam ile ölüm arasındaki kritik fark olarak gördüğümüzü ileri sürmüştür. Geçmiş, şimdiki zaman ve geleceği birbiriyle birleştirme konusundaki yeni becerimiz rüyalarımıza daha öncesinde mümkün olmayan yollarla anlam yüklememizi sağladı. Tylor’un belirttiği gibi, ölen atalarımız rüyalarımıza girerek bizi ziyaret ettikleri için ölmüş ruhların öbür dünyada var olmaya devam ettiğini düşündük. Böylece, kaçınılmaz olarak bu ruhlardan yardım talep etmeye ve gönüllerini almak için çaba göstermeye başladık.
Sayfa 234Kitabı okudu
Ölüyü anmak, ona rahmet dilemek, onu Allâhın kelamıyla rızıklandırmakla olur. Ölülerinizi hayır ile anınız!» emri, her ölüye değil, bizim ölülerimize mahsus bir keyfiyet… Bizden, yani İslâmdan olmayan ölüleri sadece ölmüş bulunmalarıyla imtiyaz sahibi kabul etmek mümkün olsaydı Hadiste «ölülerinizi» tabirinin «ölüleri» şeklinde olması lazımdı… Ebu Cehl’i hayr ile anmak nasıl muhal ise hayatı boyunca işi gücü, zevki, hırsı İslâm düşmanlığından ibaret kimseleri, sırtına ölüm zırhını geçirdi diye lanetten masum sanmak da imkânsız… Mümin, ölüler mevzuunda da Allah için muhabbet ve Allah için buğz kanatları üzerinde uçar…”
Reklam
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
Sayfa 334 - Ötüken
Roboski hâlâ kanıyor Yenigün gazetesi, 28 Aralık 2013 İki yıl önce, 28 Aralık 2011'de Şırnak’a bağlı Uludere (Roboski) kırsalında Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F-16’ların bombalaması sonucunda 34 yurttaşımızı yitirmiştik. Olayın ikinci yıl dönümü çeşitli etkinliklerle anılırken, gerçeğin hâlâ ortaya çıkmamış olmasına duyulan tepkiler
Sayfa 150 - Özel bir söyleşiKitabı okudu