Zevksiz yaşıyorum. Tatsız tuzsuz. Kimse beni kandırmıyor. Beni kimse pastadan evlerle besleyip şişmanlatmıyor. Kazanlar hep bensiz kaynıyor. Ekmeklerden pusula yapsam; gelip biri bozmuyor. Kuşlar da mızıkçı değil. İstesem uçmayı, istesem kanatlarını bırakıp gidecek kuşlar. Ne bir kurt yoluma çıkan, ne pençe ne tüfek. Başlıklar hep kırmızı
Hayır, onlara kızmazsınız; onlara sadece acırsınız, çünkü her neredelerse zaten olmaları gereken yerde olduklarının farkında değiller. Oysa her şeyin olduğu yer burasıdır ve burası, her şeyin geldiği yerdir. Alfa ve omega da burada ve şimdidedir.
Roma kurulduktan sonra nüfusu arttırmak için suçlular gemilerle şehre taşınmış. Bu sebeple şehirde bir müddet sadece suçlular varmış. Hatta daha sonra hiç kadın olmadığı için festival ayağına sağdan soldan kadın da kaçırıyor bu ayılar.
Kitabın başında suçluların uzay gemisiyle sadece kendilerinden oluşan bir gezegene yollanmaları Roma'nın kuruluşunu anımsattı.
Omega gezegenindeki kast sistemi de aslında Roma'daki patriciler ve magistralara benziyor.
Ben mi benzetiyorum, böyle bir şey yok mu? Hayal gücüm mü çok çalışıyor? Bilemiyorum...
Özellikle dünyada yaşanan son gelişmelerden sonra "Biz insanın en yüce Kötülük potansiyelinin Devlet'te olduğunu kabul ettiğimiz için Devlet'i kutsal olmasa da bir insanüstü eser olarak görür, ona da taparız" satırlarını okumak içimi ürpertti.
İyilik, adalet, hayatın kutsallığı ve benzeri yakışıksız kavramlardan bahsedilenlerin akıl hastanesine kapatıldığı, cinayet işlemeyenlerin ölüme mahkum olduğu bu dünya bizimkinden çok mu uzak?
Bu tarz eski bilim kurgu klasiklerini okuyunca günümüz eserlerini ne derece etkilediğini daha net anlıyorum. Aslında özgün sandığımız her eserin bir esin kaynağının olduğunu görmek beynimde iğne ışın tabancası etkisi yapıyor. Acaba Mevki Uygarlığı'nın esin kaynaklarını bir gün rastgele şekilde yapılan seçimler sonucu okuyup mutlu olacak mıyım? İçimde bu ihtimallerin saçma heyecanı var. Keşke zamanı bu anda dondursam ve milyonlarca kitap sonra bambaşka bir insan olarak yeniden başlatsam.
Şairleri ve müzisyenleri dinlemek gerekir, sonluluğumuzun çekiciliğinde yaşamak gerekir, rüzgarla, denizle, oyunlarla, kahkahalarla, eğlencelerle, danslarla; ama zaman zaman da filozofları ve matematikçileri dinlemek ve düşüncemizi sonsuza ulaşmak için bir yay gibi germek gerekir. Çünkü bu sonsuza, tam da Cantor'un "sonsuz bir küme, sonsuz bir sayı olan omega vardır" dediği gibi, düşünce yoluyla bir hedefe varırcasına erişiriz. Bu ikisine, sonlunun sevincine ve sonsuzun gücüne sahip olursak, mutluluğa kavuşacağımıza inanıyorum. Mutluluk her zaman, sonlu ve de sonsuz olan bir şeydir.
Sayfa 30 - Monokl Yay. Birinci Basım: 2017 Haziran
Her namaz kılan ezeli ve ebedi gerçekliğin tek mümkün ifadesine ulaşan davranışı göstermiş oluyor. Her oruç tutan yaratılmış yaratıkların tek mümkün konumunun ne olduğunu belirtmiş oluyor. Her zekat veren dünya hapishanesinden kurtuluşun tek mümkün yolunu genişletiyor. Her kelime-i şahadet getiren alfa ve omega arasındaki, ilk ve son arasındaki hakikati ikrar ediyor.
Juliette Omega noktasında güçlerini geliştirmeyi öğrenir. Adam'ın gücünün diğer insanlarının gücünü etkisiz kılmak olduğu anlaşılır ve bu durumda Juliette'e dokunmak ona zarar verir. Juliette Adam'dan ayrılır. Omega noktasından ikia dam kaçırılır ve Juliette, Adam, Kenji takım olarak operasyon yaparlar. Bu noktada Warner'ın babası Anderson ile tanışır Juliette. Onu iki bacağından da vurarak kötürüm kalmasını sağlar. Adam babası olduğunu görür. Dolaylı olarak Warner ve Adam kardeştir. Warner'ı kaçırırlar. Warner'ın Juliette'e dokunduğu ortaya çıkar ve gücü insanlardan aldığı gücü yansıtmaktır. Bu da onu Juliette'e dokunabilir kılar. Juliette Warner'a aşık olmaya başlar. Son olarak Anderson Juliette'i vurur. Warner Juliette'i kurtarır. Juliette kötü olmaya karar verir.
Bu kitapta Warner'ı Juliette gibi okuyucu da sevmeye başlar çünkü davranışları 1.kitaptaki gibi sert değildir. Daha çok duygularıyla hareket eder ve Juliette'i gerçekten sevdiğini görürüz. İkisinin sahnelerini okumak hem ç8k güzel hem de eğlenceliydi. Bir aşk üçgeni ortaya çıktı fakat 3.kitaptq daha çok Warner Juliette aşkı okuyacağımızı düşünüyorum. Bir de Warner'ın adı Aaron olduğunu öğreniyoruz.
"Öyle ki, Bakire Meryem adına tesmiye edilen "Mappa" denilen tılsım ve haçlarda, Meryem'in tasvirinin üzerine İsrail'in Tanrısı JHVH'in (Yahveh) adı yazılıyordu ve yanına da başlangıç ve son anlamına gelen Grekçe Alfa ve Omega harfleri (Grek alfa- besinin ilk ve son harfleri) ekleniyordu.."
Biz Müslümanlar yerküre üzerinde insan oluşun tek gerekçesiyiz. İnsanlığın bir parçası değiliz. İnsanlığın mihveriyiz. Kabe yalnızca dünyanın değil, kainatın merkezidir. Her namaz kılan ezeli ve ebedi Gerçekliğin tek mümkün ifadesine ulaşan davranışı göstermiş oluyor. Her oruç tutan yaratılmış yaratıkların tek mümkün konumunun ne olduğunu belirtmiş oluyor. Her zekat veren dünya hapishanesinden kurtuluşun tek mümkün yolunu genişletiyor. Her kelime i şahadet getiren Alfa ve Omega arasındaki, ilk ve son arasındaki Hakikati ikrar ediyor.
Ceviz
Yüksek yağ içeren cevizin en önemli etkisi, damar hastalıklarına sebep olan plak oluşumunu engelleyici etkisidir. Çünkü cevizin içerdiği yağ, Omega-3 yağ asitleridir. Bu yağlar sayesinde vücutta kolesterolün okside olmasını (paslanması) engeller.
Omega-3 romatizmal iltihabı azaltıyor, kalp damar hastalıklarına karşı koruyor, kalp krizi geçirme riskini düşürüyor. Ayrıca Alzheimer hastalığına karşı koruyucu, göz sağlığını da koruyor. Depresyona karşı savaşıyor.
Beyindeki ‘serotonin’ seviyesinin düşmesini engelliyor, yani Omega-3 bizi mutlu ediyor!
Omega-3 yağ asitleri vücutta sentezlenemiyor, bu nedenle, Omega-3 içeriği zengin olan ceviz gibi gıdaların bilinçli olarak tüketilmesinde fayda var.
ilk kitaba göre cok cok guzeldi. juliette'in Kafa karışıklığı her ne kadar beni delirtse de kitabı çok severek okudum. özellikle ilk kitapta warner'dan nefret etmiştim ama bu kitapta sürekli onun sahnelerini okumak istedim. adamın juliette'ye olan sevgisini samimi bulmamaya başladım. adamla olan sahnelerde direkt atlamak istiyordum sayfaları. sürekli ama sürekli warner okumak istiyordum. çok şükür tatmin edici sahneleri vardı. özellikle warner'ın adını öğrendiğimde hem çok şaşırdım hem çok sevindim. sürekli onunla ilgili bir alıntı görüyordum.
"Aaron."
"Yes, love."
bu alıntı bu kitaptanmış ve ben bilmiyordum.
juliettenin başta omega noktasından alışamaması ama sonra onlardan biri olması çok gurur verici bir şeydi.
seriyi daha 2. kitapta olmama rağmen çok sevdim. umarım devam kitapları beni tatmin eder.