Başka bir grubun rivayeti de bu manadadr. "Şüphesiz ki Allah tövbe kapısını bid'at sahiplerine kapatmıştır. "Bu,o kişi bidatından tövbe etmez anlamındadır. Çünkü o kimse bid'atı ile hidayet üzere olduğunu zanneder. Eğer tövbe ederse, o hidayet sandığı şey için de tövbe etmesi lazımdır. Kafirin tövbesini kabul etmesi gibi.. Bazı kimseler de söyle diyor: "Hiçbir şekilde bid'atçının tövbesi kabul edilmez. Çünkü o, inkarcının yaptığı yanlışı yapmıştır. Bazılar da şöyle diyor: "Allah celle celaluhu bid'atçıya tövbe izni vermez. "Bu rivayetin manası șudur: Bid'atçı yaptığı bid'atı güzel gördüğü müddetçe ondan vazgeçip tövbe etmez. Ancak Allah ona, yaptığının kötü olduğunu fark ettirirse o kimse yaptığına karşılık tövbe eder. Kafirin dalalette olduğunu fark etmesi gibi. Bid'at ehlinin çoğu, yaptıklarının dalalet olduğunu fark etmiş ve ondan tövbe etmişlerdir. Bunların hesabını Allah'tan başkası bilemez. Haricilere ise ibn Abbas gönderilmiş ve onlarla münazara etmiştir. Bu münazara sonucu yarıya yakını tövbe edip dönüştür.  Geriye kalanlar da Ömer b. Abdulaziz ve başkaları tarafından ikna edilip bid'atten vazgeçirilmişlerdir.  Onlardan bazıları ilim sohbetlerine katılmış ve tövbe etmişlerdir. Bu gibi kimseler çoktur.
İstiğfar Önemi ve Kulun Ona İhtiyacıKitabı okudu
Toplam hilafet müddeti olan otuz ayda Ömer b. Abdülaziz eliyle Allah, adalet ve hidayet geleneklerini ihya etti ,sonradan üretilen zulüm ve sapıklık âdetlerini yok etti, zulüm yollarını reddedip haklarını yerleştirdi.
Hz. Ali (r.a.) buyuruyor: "Allah katında en büyük hatâ, yalan söylemek ve en büyük pişmanlık, kıyamet günündeki pişmanlıktır." Ömer b. Abdülâzîz "Gömleğimi sırtıma aldım alalı yalan konuşmadım" demiştir.
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Karısının boynunda mücevher olan birisi ümmete halifelik yapamaz. Başkasının ekmegiyle ve emeğiyle dindarlık taslamayin! Ömer b. Abdülaziz
Ömer B. Abdullah El-Basrî tahdis etti: Abdullah B. Abdulazîz El-Umrî çöldeki kabristanlara çokça giderdi ve yanında daima okuyacağı bir kitap götürürdü, bu durum kendisine sorulunca dedi ki: "Hiçbir şey kabirden daha çok öğüt vermez, yalnızlıktan rahatı yoktur ve kitaptan daha iyi bir dost bulunmaz."
Sayfa 286 - 8.Cilt / Ocak Yayıncılık
Gece ibadet eden, gündüz oruç tutan kimse,dilini muhafaza etmezse kıyamet günün de iflas eder. [Ömer b.Abdülaziz ra]
Çoğu İnsan Cehalete Yenik Düşmüş...
Sultan emir ve yasak koymakla, kendisine sunulan zevklerle meşgul olup istekleri hiç bitmemektedir. Hiç kimse sultana bir öğüt vermediği gibi, aksine nefsin arzularını güçlendirecek övgüler yapılmaktadır. Oysa hastalıklara zıtlarıyla mukabelede bulunmalıdır, tıpkı Ömer B. Muhacir’in şu sözünde olduğu gibi: “Ömer B. Abdülaziz bana dedi ki: Haktan saptığımı görürsen elbisemden tutup beni sarsarak salla ve de ki sana ne oluyor ey Ömer!”
Sayfa 43 - Tahlil Yayınları
424 syf.
2/10 puan verdi
Tahsin Görgün
Tahsin Görgün
'nün
Tarihselcilik
Tarihselcilik
kitabından sonra okuduğum ikinci tarihselcilik aleyhinde yazılmış kitap oldu. Tahsin Görgünden ziyade Şevket Kotan asıl konuşulması gereken meselelere biraz daha eğilmiş gibiydi. Gibiydi diyorum çünkü bu kitapta bildiğim şeylerin tekrarından pek öteye gitmedi. Alıntılar ile değerlendirecek olursam; Sayın Kotan, Tahsin
Kur'an ve Tarihselcilik
Kur'an ve TarihselcilikŞevket Kotan · Beyan Yayıncılık · 201110 okunma
❝ Ölümden Önce de Sonra da İtaat Etmek..
Fatma, halife Mervan b. Malik'in kızıydı. O, evlendiğinde babası Şam'ın, Irak'ın, Hicaz'ın, Yemen'in, İran'ın Kafkasya'nın, Kırım'ın, Maveraünnehir'in, Nijer'in; batıda ise Mısır, Sudan, Libya, Tunus, Cezayir, Fas, Filistin ve İspanya'nın sultanıydı. Bu büyük sultanın kızı Fatma, sadece
Sayfa 141Kitabı okudu
Onların Dediği Gibi Deyin...
Ömer B. Abdulazîz (رَحِمَہُ اللّہُ) şöyle der: Âdem'in (عليه السلام) söylediği gibi siz de söyleyin: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, şüphesiz hüsrana uğrayanlardan oluruz.” (A'râf, 23)