İnanılmaz:
Çağdaşlarından Nizami-î Aruzî Ömer Hayyam ile ilgili bir anısını şöyle anlatır: ''Ömer Hayyam'a ölümünden yirmi yıl önce (1113) Belh'te rastladım. Ömer Hayyam ve Hoca İmam Muzafferi İsfizarî Belh'te, Köle Tüccarları sokağında oturan Ebu Said Carrah'ın evinde konuk olarak bulunuyordu. Ününü bildiğimden bir sözünü kaydetmek üzere onu bir gölge gibi izledim. Bir merakım neticesinde onun; 'Mezarım birkaç sene sonra ağaçların üzerime çiçeklerini serptiği bir yerde olacak' dediğini duydum. Onun gibi bir adamın gelişigüzel konuşmadığını bildiğim halde bu konuşma bana saçma ve olanaksız bir şeymiş gibi geldi. Hayyam'ın ölümünden 4 yıl sonra Nişabur'dan geçtim. Bir bilim adamına duyulması gereken saygıyı duyduğumdan mezarını ziyarete gittim. Bir rehber beni oraya götürdü. Mezarı bahçe duvarının dibindeydi. Şeftali ve armut ağaçlarının dalları kabrin üzerine uzanmış, çiçeklerini boydan boya üzerine dökmüştü. Kabrin üzerinde sanki çiçeklerden bir halı vardı.''
Sayfa 382 - Alfa Yayınları
Bir daha gözlerini açmadı. Tarih, 4 aralık 1131'idi. Ömer Hayyam 84 yaşındaydı, 18 haziran 1048'de şafakta doğmuştu. Hayyam,anlaşıldığı kadarıyla yükselen burcunu (ikizler) bilmek ve dünyaya geldiği saatte Güneş, Merkür ve Jüpiter'in konumlarını belirlemek için annesini sorguya çekmişti. Bunu vakanüvis Bayhaki'ye bildirmeye de ihmal etmemişti.
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
Gözlerini bir daha açmadı. 4 Aralık 1131 idi. Ömer Hayyam seksen dört yaşındaydı. 18 Haziran 1048'de şafak vakti doğmuştu. O devirde doğum tarihinin bu kadar kesinlikle bilinmesi görülmüş şey değildi. Ama Hayyam bu konuda bir gökbilimcinin hassasiyeti ile davranmıştı. Annesinden bilgi edinmiş, İkizler burcundan olduğunu anlamış ve dünyaya geldiği saatte Güneş'in, Merkür'ün ve Jüpiter'in konumlarını saptamaya çalışmıştı.
Sayfa 127Kitabı okudu
Sonra duasını şu sözlerle bitirdi: "Tanrım, elimden geldiğince Seni algılamak istedim. Senin hakkında bildiklerim, Sana ulaşmanın tek yolu olduysa, beni affet!" Gözlerini bir daha açmadı. 4 Aralık 1131 idi. Ömer Hayyam seksen dört yaşındaydı
"Tanrım, elimden geldiğince Seni algılamak istedim. Senin hakkında bildiklerim, Sana ulaşmanın tek yolu olduysa, beni affet!" Gözlerini bir daha açmadı. 4 Aralık 1131 idi. Ömer Hayyam seksen dört yaşındaydı.18 Haziran 1048'de şafak vakti doğmuştu. İkizler burcundan olduğunu anlamış ve dünyaya geldiği saatte Güneş'in, Merkür'ün ve Jüpiter'in konumlarını saptamaya çalışmıştı.
Sayfa 161Kitabı okudu
Kısa bir süre sonra Merv'den ayrıldı. Alamut'a değil -bir kez bile oraya gitmek geçmedi aklından! Doğduğu şehre gidiyordu. "Bu gezgin hayata son vermenin vakti geldi. Nişabur hayata ilk adım attığım yerdi, son merhalenin de orası olması eşyanın tabiatına uygun düşmez mi?" Bundan böyle etrafında birkaç yakını, kız kardeşi, dikkatli bir enişte, yeğenleri, özellikle de ömrünün sonbaharında tüm şefkatini verdiği bir kız yeğeniyle birlikte orda yaşayacaktı. Bir gün âdeti olduğu üzere dizlerinin üstünde İbn Sina'nın Kitabü'ş-Şifa'sının "Bir ve Çok" faslı açık olduğu halde odasında otururken ta içinde bir acının yükseldiğini hissetti. Elinde tuttuğu altın kürdanı yerini kaybetmemek için yaprakların arasına koydu, kitabı kapattı, vasiyetini yazdırmak üzere yakınlarını yanına çağırdı. Sonra şu sözlerle sona eren bir dua etti:"Allahım, elimden geldiğince Seni algılamaya çalıştığımı biliyorsun. Sana doğru izlediğim tek yol Senin hakkındaki bilgim oldu. Bu yüzden bağışla beni!" Bir daha gözlerini açmadı. Tarih, 4 Aralık 1131'idi. Ömer Hayyam seksen dört yaşındaydı, 18 Haziran 1048'de şafakla doğmuştu. O uzak devirde yaşamış bir insanın doğum tarihinin bu kadar kesin bir biçimde bilinmesi olağandışı bir durumdur..
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
49 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.