Amin Maalouf'un Afrikalı Leo'dan sonra okuduğum ikinci eseri... Afrikalı Leo'yu okurken çok beğenmiştim ama Semerkant daha da sürükleyiciydi. Tuğrul-Çağrı Beyler, Alparslan, Melikşah, Nizamülmülk, Ömer Hayyam, Hasan Sabbah ve kesişen yollar... Hepsinin dünyaya bakış açışları farklı ve kendinizi bu karakterlerin bakış açılarıyla Iran sokaklarında gezerken buluyorsunuz. Kitap iki ana bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Ömer Hayyam'ın yaşamı ve Rubaiyyat'ı yazma evresi (Ben bu bölümden çok keyif aldım), ikinci bölümde ise 19. yy'da Bir Amerikan vatandaşının Rubaiyyat'ın tek nüsha yazma eserini bulma maceraları ile kendini bir anda Iran siyaseti içinde bulması. Macera nerede mi sonlanıyor, Titanic'te. Kısacası bu kitapta her şey var. Kitap bitti ve şimdi bu kurgunun gerçekliğiyle ilgili araştırma yapma ihtiyacı hissediyorum. Tavsiye edilir.