İran Edebiyatının öncülerinden Sadık Hidayet'in sarsıcı ve derin duyguların ince ince işlendiği, sayfa sayısının az olmasına karşın her sözün ayrı bir özenle yazmış olduğu bu eser keyifle okunan bir romana dönüşüyor.
Sürekli kendinden kaçmak için çocukluğundaki anılara sığınan, kendisinden ve çevresinden nefret eden karamsar yürekli, çelişkilerle
Feleğin çarkı dönmeyecek madem muradımca,
Gökler ha yedi kat olmuş, ha sekiz, bana ne?
Ölüm bütün isteklerimi yok ettikten sonra
Ha dağda kurt yemiş beni, ha mezarda karınca.
Feleğin çarkı dönmeyecek madem muradımca,
Gökler ha yedi kat olmuş, ha sekiz, bana ne?
Ölüm bütün isteklerimi yok ettikten sonra
Ha dağda kurt yemiş beni, ha mezarda karınca.🥺🥺
"Geçen gün, yüksek bir yerden orduma bakıyordum. Ayaklarımın altındaki toprağın titrediğini hissettim. Kendi kendime Dünyanın hakimi benim! Benimle kim boy ölçüşebilir?
dedim. Tanrı bana, insanların en sefilini gönderdi. O savaşta yenilmiş bir esir, bir mahkum.
Benden güçlü çıkıp beni vurdu. Beni tahtımdan etti, beni canımdan etti."
Ömer Hayyam bu olayın ardından mı yazdı şu dörtlüğü?
Zaman zaman bu dünyada bir adam kalkar,
Şişinerek: işte buradayım! der.
Kısa bir düş boyunca sürer zaferi,
Ölüm gelmiştir bile ve: işte buradayım! der.