KUŞLAR VARDIR
Soğuksa kar, baharsa yaprak;
Bir başına büyür toprakta ömrümüz,
Güneşle yeşil elleriyle çıplak;
- Uslu ayaklarla başlamış yolculuk -
Yürünmez öyle, bazen durulur,
Ve iner erenler katına yorgunluk;
Kapanır sukun üzre kitaplar.
Nefeslerle sürüp giden yaşamamız
Bir su kenarına gelir durur;
Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır;
Yürünmez öyle hep, bazen susulur.
GÜLÜŞÜN EKLENİR KİMLİĞİME
Gün biter gülüşün kalır bende
anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de
Aykırı anlamlar arayıp durma
güz biter sular köpürür de
kapanmaz gülüşünün açtığı yara
uçurum olur cellat olur her gece
Her gece yeniden bir talan başlar
acı ses olur, ses deli bir yağmur
eski bir eylüle gireriz böylece
Sığındığım her yer adınla anılır
ben girerim, sokağı devriyeler basar
bir de gülüşün eklenir kimliğime
AHMET TELLİ
Bütün ömrümüz,
uçurum dibindeki minik bir dala tutunmakla geçer.
Bu umuttur...
Bazen bir el gelir,
elinizi uzatırsınız, sizi aşağıya iter.
Bu dost sandıklarınızdır.
Bazen bir el gelir,
sizi yanında istediği için elini uzatır.
Bu Aşktır.
Bazen bir el gelir,
aşağıya düşeceğini bile bile size elini gözünü kırpmadan uzatır.
Bu sevgidir.
Bu eli tutun, hiç bırakmadan...
Olcay Derecik
Hiçlikten koptuk geldik, sanki hiç yaşamamış gibi öleceğiz ve yine hiç olacağız. Ömrümüz ölüm ile hayat arasında hiçliğin saç telinde asılıdır. Kaderimizde hiç olmak var.
Zülüf dökülmüş yüze
Kaşlar yakışmış göze
Usandım bu candan
Dert ile geze geze
Gün doğdu aştı böyle
Gönlümüz coştu böyle
Sen orada ben burda
Ömrümüz geçti böyle
Bu ellerde gez gayri
Katip ol da yaz gayri
Bir kazma al bir kürek
Mezarımı kaz gayri
Neşet Ertaş
Gülyangını Ömrümüz
güneşin suretidir ezgilerimiz
kör karanlığın tanyerinde yırtılışı
ateş boylarında sınanmış sözlerimiz
özlem rüzgarı umut eser ufkumuzda
çağ yanığı tarih kokar genç alnımız