"Olmasaydı sonumuz böyle!"
Şiştt...
Sakin.
Spoiler falan vermedim.
Ama ne olur benden bu kitabı spoiler vermeden incelememi beklemeyin, yine de elimden geleni yapacağım. En son Martin Eden beni bu kadar yakmış, yıkmıştı. Ama Martin için üzülmüştüm o kitapta. Bu kitapta kime tutunduysam kaldı elimde.
Ağaca güvendim çürüdü. İnsana
Uzun uğraşlarım sonrası sanırım arkadaşıma, okuma alışkanlığı kazandıracağım. Dile kolay liseden süre gelen tam on iki yıllık arkadaşlık. Zannediyorum ki o, en yakın arkadaşım benim. Hayatının en ince ayrıntılarını bile anlatır bana, tabi bende ona. Kendisi öğretmendir benim gibi ancak benim aksime atanmış hayatını düzene koymuş biridir. Hayatında
Ah, insanlar niçin herşeyi anlamıyorlar? Beş dakika, on dakika, yarım saat kendilerini unutsalar, kendilerini karşılarındakinin yerine koysalar, tam onun gibi fakat hiç eksiksiz ve tam onun gibi duysalar, herşey ne kadar yerli yerinde olacak.
Bir kitaba koyulabilecek iddialı bir isim: “İyi aile yoktur.” Okuyunca, kitabın ismine hak veriyorsunuz. Sadece ebeveynlerin değil, herkesin okuması gereken bir kitap. Bir çocuğa en büyük yaraları en yakınındakiler açsa bile hepimiz bir şekilde çocuklarla muhatap oluyoruz ve minicik bir davranışımız o çocuklarda büyük etkiler yaratabiliyor. Bundan
"Bu fotograf ve altında ki yazı benim eski bir anımı hatırlattı ; Arabamı, bi günlüğüne araba ihtiyacı olan arkadaşıma vermiştim. Bir gece yarısı yolda yürüyorum evime doğru, yol kenarında dilenen yaşlı bir amca gördüm. Kış günü ve üzerinde mont yok. Para vermeye karşı olduğum için, üstümde ki montu çıkarıp, verdim. Evimin önüne geldiğimde,
Bir epilepsi'li olarak, bu kitabın benim için önemli olduğunu belirtmiştim. Kitap, tıbbi gerçekler diye bir kısımla başlamış. Eee tabi bana da bu gerçeklerden bahsederek incelemeye başlamak düşer.
1. Nedir bu epilepsi?
Beyindeki sinir hücreleri fazla hareketlendiğinde, kontrolsüz, gelişigüzel gibi görünen sinyaller verirler. Bu sinyallerin
Kitabı en sonunda bitirdim. İlk bölüm inceleme, ikinci bölüm ise bir öyküdür. Keyifli okumalar dilerim.
İlk Bölüm:
Maksim Gorki’nin bir eseri daha biter ve böylelikle onun gönlümde yükselişi tüm hızıyla devam eder. Bilemiyorum… Okuyacağım sürüyle kitap, tanışacağım onca yazar olacaktır lakin mümkün müdür? Gorki’nin samimiyetini, çocuksu ruhunu,
Yakın zamanda dipsiz kuyu Twitter’da ‘Me on Netflix’ yorumuyla bir görsel ön plana çıktı. Bir kaç ısırık alınmış elmalar kanepenin bir köşesinde beklerken, bir iki yaşlarında bir bebek elinde dişlenmiş başka bir elmayla etrafı izliyor. Yorumlar da “Bay Doğru’yu ararken ben”, “Udemy’de ben”, “ Hobilerim ve ben” minvalinde ilerliyor. Tiamat’a
"AH DOKTOR!!! NEVRİM DÖNÜYOR, DÜNYA DÖNMÜYOR!!"
Tıkır tıkır, tıkır tıkır... Tahta beşik sallar gibi. Bir, iki, üç, dört, beş.. On ikiye kadar. Sonra bir dakika susuyor, yeniden başlıyor.
Ah o hidrofor yok mu?! Delireceğim uykusuzluktan...
..............
Bahçeli, iki katlı, müstakil bir evde doğdum ben. Babamın kendi elleriyle
Ah, insanlar niçin her şeyi anlayamıyorlar? Beş dakika, on dakika, yarım saat kendilerini unutsalar, kendilerini karşılarındakinin yerine koysalar, tam onun gibi -fakat hiç eksiksiz ve tam- onun gibi duysalar her şey ne kadar yerli yerinde olacak.
- Şurdan döneceğim galiba. (Dönülür)
- Düz gidersem, hemen soldaymış. (Düz gidilir, solda bir tabela görülür, tabelaya rağmen emin olunamaz çünkü arka kapıyı bulmuş Matruşka, ön tarafları sevmezdi zaten hiç.)
İçeri girilir. O la la! Işıklar, yansımalar, sesler, koku, hızlı adımlar.. (Derin nefes al-ver, al-ver..)
Ve gelir kurtarıcı ses;
-
"Sevgili babacıģım"
Bilki "kütüphanen "deki tüm kitaplarla hayatımın bir dönemecinde buluşuyoruz
Bu kez Aziz Nesin ile karşılaştık yola devam ederken ...dedi ki bana "ben babanın eski bir dostuyum "
_o babana selam söyle sağda solda haytalık yapmasın...biz onunla yasaklı /yasaksız yıllarımızda ..pek çok kez